Sana karaladığım ilk şiir bu, Evgenya,
Daha önce sana hiç yazmamıştım, darılma!

Bilmem hatırlar mısın? Evvel zaman içinde,
Pirelerin berberlik yapmasından çok önce,


Bir vardı, bir de yoktu, Allah'ın günü çoktu,
Oyun iki kişilik, üçüncüye rol yoktu.

Biz evcilik oynarken sen kenardan izledin,
Dün gibi hatırımda her an bizi gözledin,

İsterdim sen de katıl, küçük oyunumuza,
Uzaktan bakıp durma, sen de gel yanımıza,

Fakat kurallar belli, oyun iki kişilik
Üç kişilik kadroyla oynanmaz ki evcilik,

Üçüncü kişi ancak çocuk rolünü oynar,
Yazık, çocuk değildin, bilirim için kaynar,

Göz gördü, kulak duydu, gönlüm de anlamıştı,
Kaldığım cenderede bana susmak kalmıştı.

Sen bilmezsin, karşında çok dilimi ısırdım.
Canım pek yandı, heyhat! Tamam, seni de kırdım.

Sonra çok sular aktı, o köprünün altından,
Ne devirler yaşandı; Taştan, Tunç'tan, Altın'dan…

O eski masal çoktan bitti ve unutuldu,
Gökten düşen elmalar yuvarlanıp duruldu.

Üç elma da dağıldı bambaşka diyarlara,
Belki başka bir masal, başkaca baharlara…

Kaan ÖZASLAN
08.06.2017