​başak kokuyordu bakışların
bu yüzden kavgam toprağa benzer

tarla başında
unuttuğumdan beri çocukluğumu
kalemim daha keskin
hayli zaman geçti
halamın entaresine mantar doldurmayalı
toprak yola isyan edeli
yakar ayaklarımı asfalt
bir apartman yıkılsa başıma da
dönsem geri
tutsam getirsem güne evveli

​aynalar kaldırılıyor bir bir
kendimden kurtulmamı öğütlüyor
şanlı tarih okutucuları
başımı kitaplara vursam
unutur muyum bildiklerimi
çöpten topladığım bildiriler
sadece duvarların okuduğu afişler
kabartmış karakol geçmişimi
bizim mahallenin polisleri
oldum olalı sevemedi fikirlerimi

"dik dur , dik otur"
ilk mektepte belletmişti öğretmen
göğsümü kabartışımı ukalalık sanırdı komiser
küçücük camda izlerdim çehreni geceleyin
parmak hesabına düşerdi ismin
nezarethanede alınınca tespihim

ağlayamam
gözlerim kanarmış bir yerlerde
sonra şiirlerim düşermiş elden ayaktan
kırılırmış hayallerim
binlerce yasak siler yüreğimden
bakışlarında ki başak kokusunu
göğüslerin toprak kadar mübarek
koyup başımı yeşeremem
her mevsim hazandır ömrüm

nafile çaba
umut ekmek betona
karpuz çekirdeği kurutulmuyor şehrin güneşinde
yardım ortadan ikiye kelek çıktı gene bu yıl
birahane gürültüsü acıtmaz canımı
nenemin türküleri uykumu bölüyor
her gece hayaline sarılarak
uzanıyorum caddenin orta yerine
kimdi ölen kalanda bilmiyor

Okan KİLİT