​yarım bırakılan bir kitaptı içimiz
ağzımızda biriken taşma ünlemi günler
bilemezsin geceleri
aptal eder insanı şuh karanlık
saçlarımda kopan salıncak
empatik saatler

bana vurmasın artık
anladım
tak-tik
tak
verdim kalbimin terbiyesini bırak
senli rüyanın aynası değil
sensiz gerçeklik
aklımdan çıkmadın ki hiç
gözlerinin oylumudur göğsümdeki keder

hem yazar hem de oynar oyunu
tam kendinle barışmışken
bilemezsin ne olduğunu -yaşamak
alışırsın ıslak yokuşların ferine
ağlarsın sokaklar
ağlarsın ışıklar görür
sesinin teline konan kuşlar da ölür
tut evleri
tut canına yandığım
neden dönüyor her yer
evler diyorum durulmak içindi oysa
yere vuran göklerin uğultusunu tut
durulmadım evet
aşka gel
Mecnun'a kumları sattılar
Leyla'ya yığınla umut

anason sakinliği
buğulu yalanların içinde kaldım
çıkıp gelsene
güneşin tamircisi
belki ağıtlarım sızar tenine
belki güzel ve çirkin bir isim bırakırım
acıklı sonlara saklanıp
gün yanığı dudağımda sönen sigaram
bilemezsin
nasıl konuşur fotoğraflar biteviye
ucunu hırsla yaktığım
bakarsın yıllar sonra
görmediğim çiçekleri düşlerim
dizindeki dut lekesiyim ne de olsa
dizinde türkü dinlediğim adam
uzaklaştıkça kanayan yaram
solumda sığınmacı gülüşler bak
bir de aklımdan hiç çıkmayan sen
sana ben
susturun yâr dağlarını susturun
bu yol oraya çıkar tam olarak
ateşini körüklediğim cehennem