ilkyazdan bir gündü
susmuş halimi söktüm nihayet
kışlık kazaktan
iplerin dili olsa da konuşsa şimdi
gök çizdim kırık kiremitten
kırmızıydı yer
yüzümün sateninde gezdi uçaklar
bulutları yamadım tek tek

çocukluk işte

seksek ağacım şahit
parmak uçlarıma oyun oynamayı öğreten
yoktunuz yanımda varken
siz
anladım
beni tam buraya teyellemişsiniz
ah demeye kalmadan

kuşların hepsinin adı kuş
yıldızlar hep bakıyordu uzaktan
ilkin Zühre'yi tanıdım
bir de çobanaldatan
dünya uyanmamıştı henüz
güzellik uykusundan
derin
derin

siyah beyaz filmlerin
kaçıncı karesinde bilmem
gönülaşırı yolculuk yaptım
etekleri zil çalan rüyalar ülkesine
ayağım toprağa
içim buz gibi suya indi
mürdüm eriklerini çaldım sevinçli
mühürlü sabahtan

hiç unutmam
mısırların püskülü
bir kızın saçlarına denkti
kokusu geçerdi elime
çınlayan rüzgardan
oyun bozan çıkmasaydı karıncalar
başım göğe erecekti sahi
güzel
-di

dut ağacından düşüp
nasırıma bastı çocuklar
ah demeye kalmadı
soldu çiçeklerin mevsimi
üç beş adım sonra büyüdüm ne yazık ki
uyandım yaşamaktan

Görsel: Kütahya, Şeyhler