Firdevs anne inanamıyordu söylenenlere, Saçmalıyorlardı işte! Hiç devlet gencecik evladına kıyar mı?

"Her Bir Mayıs şafağında yüreğinizi bir titreme sarıyorsa insansınız demektir."

Günler sonra Polat Köyünün dağ eteğinde buldular onu. Hava ayazdı, üstünde yeleği, montu yoktu. Hepsini atmıştı bir yana.

- Anne ne yapıyorsun burada. Dedi oğlu Rıza.

Etrafına baktı arar gözlerle "Cengiz'i arıyorum. Oğlumu gördünüz mü" diye sordu.

Sustu etrafındakiler. Üzerine bir kaban atmak istediler, kabul etmedi. Firdevs anne mırıldanıyordu içten içe

- Hava soğuk, toprak soğuk. Cengiz üşüyor, çok üşüyor Cengiz

Ne yapsalar olmamıştı. Cengiz son verdiği ifadeyi geriye almamış "İfademi geri alırsam, arkadaşlarımı da buraya getirirler." Demişti.

Hem ifadesini değiştirse ne olacaktı, bu mahkeme sözde mahkeme değil miydi? Sanki herkes bilmiyor muydu suçsuz olduğunu? Beyler çoktan vermemiş miydi kararı? En azından ülküdaşları üşümesindi… Cengiz, arkadaşları da Taş Medresenin soğuk duvarları arasında üşümesin diye darağacına yürüyordu.

Tüm suçlamalara "Kabulüm" demişti.

Firdevs anne inanamıyordu söylenenlere, saçmalıyorlardı işte! Hiç devlet gencecik evladını asar mı, hem de suçsuz olduğunu bilee bile?…

Bir gün yine ortalıktan kayboldu Firdevs anne. Herkes yana döne Firdevs anneyi aramaya koyuldu. Sanki Malatya yarılmış içine girmişti. Bakmadık yer kalmamıştı. Hiçbir yerde yoktu Firdevs anne. 

​Nihayet oğlu Rıza tahmin edebilmişti Firdevs annenin nereye gittiğini. Firdevs anne, Malatya'dan Elazığ Cezaevine, Cengiz'i görmeye gidiyordu.

Bir bir soracaktı her şeyi Cengiz'e "Söylenenler yalan demi Cengiz'im" , "Kuzum eve dönecen demi" diyecekti. Cengiz'de elbette "Evet" diyecekti. Suçu yoktu ki, neden gelmesin! 

Yol uzundu ve Firdevs anne söylenip durdu kendi kendisine yol boyunca, aynı lafları tekrarlayıp duruyordu 

- Hiç devlet gencecik yavrusunu asar mı? Hem de suçsuz olduğunu bilee bile.

Oğlu Rıza Üç gün sonra Firdevs anneyi Elazığ'da buldu. Yorgundu, bitkindi. Malatya ile Elazığ arası 160km yoldu ve Firdevs anne tüm yolu yürüyerek gelmişti. 

Gördü oğlunu bir şeyler söylemek istedi, yutkundu sustu. Beraberce döndüler Malatya'ya sessiz sedasız. Artık Firdevs anne "Hiç devlet gencecik yavrusunu asar mı?" demiyordu. Hem de suçsuz olduğunu bilee bile…

1 Mayıs günü sabaha karşı bir sehpa devrildi Elazığ zindanında. Devrilen sehpanın gürültüsü Anadolu semasını sararken soğuk rüzgarlar vurdu Firdevs annenin yüreğine, titredi, üşüdü

Titrek sesiyle "Eyvah" dedi "Eyvah gitti Cengiz'im"… Firdevs anne bir daha hiç ısınmadı

Kabanını, hırkasını attı bir kenara, Cuntacılarca katledilmiş oğlunun odasında uyudu kalan ömrü boyunca ve o odada hiç soba yakılmadı.

Çünkü toprağın altı soğuktu, Cengiz üşüyordu.

Ona delirdi diyorlardı. Delirmemişti!

Arada kendince hayallere dalıyordu sadece. Hâkim birden kararını değiştiriyor, Cengiz zindandan çıkıp dönüyordu evine. Doya doya sarılıyordu iki can. Isınıyorlardı…

Sonra kendi sesi bölüyordu o sıcacık hayali.

"Cengiz" diyordu, cevap veren yok!

"Oğluuum" diyordu, cevap veren yok…

Yanaklarından yaşlar süzülürken yüzleşiyordu gerçeğiyle. Hava soğuk ve Cengiz toprağın altında! Gerçeğiyle yüzleştikçe üşüyordu Firdevs anne, titriyordu. 

Böyle zamanlarda çıkıyordu evinden. Yine kabansız, hırkasız, kucağında bir tutam çalı çırpı, yürüyordu Cengiz'in mezarına doğru… Soğuk rüzgârlar vururken bağrına, mırıldanıyordu içten içe "Cengiz üşümüştür!"

Firdevs anne topladığı çalıyı, çırpıyı Cengiz'in mezarının başına döküp, kibriti çakıyor yanan ateşin başında ağlıyordu… Isıtmaya çalışıyordu Cengiz'i. Yanan ateş yüreğine vuran soğuğa çare olmuyordu işte, üşüyor titriyor, kaderine küsüyordu Firdevs anne.

Çocukları Gökmen, Rıza ve Gülseren, anneleri ne zaman ortadan kaybolsa, onu kardeşleri Cengiz'in mezarının başında buldular.

Onlara ıslak yüzünü dönüp "Hava soğuk, kardeşiniz üşümüştür" diyordu Firdevs anne "Cengiz'im üşümüştür"… 

Ayaz vuruyordu hepsinin yüreğine. Baktemur ailesi yanan ateşe inat titriyor, üşüyordu.

Rıza Baktemur'un1989 yılında bir oğlu oldu. Adını"Cengiz" koydular. Firdevs anne yitirdiği oğlunun kokusunu onda ve diğer torunlarında aradı.

Nihayet 2007 yılında vuslat anı geldi. Şehit Cengiz Baktemur ağabeyimizin yanına göçtü Firdevs anne, evladına doya doya sarılmak ısınmak umuduyla. 

Bir gün herhangi bir kış gecesi, giderseniz bir şehidin mezarının başına, rüzgârın uğultusunu dinleyin. Size mutlaka anlatacaktır Üşüyenlerin Öyküsünü.


Okan KİLİT 

Kaynak : Baktemur Ailesi