Cehaletten ve putperestlikten beslenen/beslenmiş ve bunu bir övünç kaynağı haline getirmiş NiFaK LOBİSİ "yurtta nefret, cihanda düşman" yaratmaya devam ediyor. Tamamen riya üzerine kurulu bir tarz-ı siyaset cari ki; muhtarların alkışlarından yönetim, Arabesk ve pop paçozluğundan sanat, özgür olunmadan da kılınacak namazı ibadet sayan haysiyetsizlerden ve fesli meczuplardan tarih felsefesi oluşturarak bir kültür ve medeniyet inşa edilebileceğini zannediyor.

İşin bir ucunda da şu var: Diyelim ki böyle şahsiyetsiz bir kültür ve medeniyet oluşturuldu! Peki hangi milletin kültür ve medeniyeti? İşte "Bu millet" söylemi bile iyi-kötü bir tarih bilincine, bir milliyet şahsiyetine sahip olunmadığını gösterir de artar bile…

Diyelim ki biz, tarihimizi ve "tarihlerini" yazılı bir tutanak haline getirmeye geç başladık. Ama gel gör ki Çin, Fars, Arap ve Avrupa yazılı kaynaklarında kaç bin yıldır yazılı belge haline gelmiş TÜRK MİLLETİ, "Bu millet"e ciro edildi… Siyasî başarı için gerekirse papaz kıyafeti giyeceğini söyleyen Yezitlere, Hüseyin'in kanı için zindanda çürüyen Türk şahsiyeti Hanife'leri kurban eyleyen Bahçe ve lale kıvamında güzelleri bir daha Türk telaffuzunda bulunursa her bir Türk bunu en büyük küfür saymalıdır…

Kültürümüzde "delikanlı ol, canımı ye" derler ya; münafıklığın en büyük emaresi kıvırırken bin dereden su getirmektir. Daha 15 yıllık canlı mı canlı, kanlı mı kanlı tarihi muhakeme edemeyen, ders çıkaramayanlar, "Türk milletinin selameti için bize de Muaviye lazım" derse Kerbelâ'nın ateş hükmünde manası çarpar ferasetine. Çılgın Türk Ebâ Müslim kılıç tükürür şahsiyetine. Ve şu: Bütün kötülüklerin anası, yalandır!

* * *

Dadmin olmayanlar için sonra devam ederiz…