"Son metroya yetişip turnikelerde öleceğiz.​"

​Bir filmin on dakikalık arasında öleceğiz. Kimsenin ruhu duymayacak. Kaldığı yerden devam edecek sonra film ve hiçbir göz oynadığımız karakteri aramayacak. Akıbetimiz merak edilmeyecek sonsuza dek. Bizi hatırlayan son insan ise o filmi beğenmeyip zaten ara verildiğinde çıkıp gitmiş olacak. Böyle öleceğiz. Kayıp ama ayıpsız hem de ansızın…

Son metroya yetişip turnikelerde öleceğiz. Hastalıktan değil ilaçlar bitince öleceğiz. Sanmak, bizi öldürecek. Usanmak, hayatta tutacak. Bir kadına aşık olunca değil alışınca öleceğiz. Yağmurdan kimse ölmez; bizi asıl öldürecek olan tutulduğumuz dolu olacak. Bayramın son günü öleceğiz. Bayramlaşmak için gelen gelmiş, gideceğimiz yerler çoktan bitmiş olacağından kimse fark etmeyecek. Hiç kimse… Paketteki son dalı yakamadan öleceğiz. Bir yetmişlik açacak ve keskin anason kokusunu duyacağız fakat ilk yudumu almadan, alamadan gebereceğiz. Köpekler istedi diye atlar ölmeyecek, biz öleceğiz. Çünkü gökten hiçbir zaman kemik yağmaz ama dolu yağabilir apansız: Tutulacağız. Öleceğiz ve bir çömlek günün birinde yere düşüp çatlayacak. Biz de ölümü damar damar yeniden tatbik edeceğiz. Ölümü yazarken değil silerken ölece

Maçalı Hakan Dumlu
Mart, 2016
İstanbul