Arena'nın tam ortasına kurulan platforma getirilmişti. Kanlar içindeydi. Kral suçlunun halkın gözü önünde yargılanıp cezasınında yine bu arenada verilmesine karar vermişti.

Platformda 4 sandalye vardı. Suçlu Calvert üç sandalyenin karşısına bırakılan sandalyeye oturduğunda ilk olarak çoşkulu kalabalığı izlemişti. İdam edilmesi için bağırıyordu halk...

Kralın el işaretiyle tüm arena bir anda sustuğunda yargılanma da başlıyordu . Çok uzun süreceğe benzemiyordu.

' Kralı öldürmeye çalıştığın için burdasın... Ve bunu ilk kez düşünmediğini birçok defa bunu planladığını itiraf etmişsin. Şimdi tüm halkın huzurunda bunu tekrarlar mısın?'

Calvert olumsuz yönde başını sallayıp konuşmak istediğini söylemişti. Yargıçlar önce krala bakıp olur aldıktan sonra bu isteğini yerine getirmesi için susmuşlardı.

' Ben ifadem de kralı öldürmeyi düşündüğümü söylemedim . Ben onun yerine kral olmayı düşündüğümü söyledim. Bunun için plan yapıyordum.'

'Evet bizde aynı şeyi söylemiyor muyuz? Kralı öldürmeden Nasıl yerine geçmeyi planlamış olabilirsin?'

Arena tam anlamıyla sessizliğe bürünmüştü. Yargıçların bir gözü kraldaydı. Ve kral konuşmaya devam edilmesini istiyordu.

' Halk kraldan memnun değil onun değişmesini istiyordu. En fazla da yanında oturanlar. Onlar bana bu konuda yardımcı olacaktı. Siz yargıçlar da ölüp ölmemesine karar verecektiniz.'

Bağlı olan iki elini yüzüne kadar getirmiş dudaklarına kadar inen kanı silmişti.

'Şaka mı yapıyorsun. Duymadın mı sesleri... Halk senin idam edilmeni coşkuyla bekliyor.'

'Evet... Bunun böyle olacağını zaten biliyordum.'

Yargıçlar şaşkındı.

'Nasıl yani? Aslanlara yem olacağını ve sana yardım ettiğini iddia ettiğin bu halkın seni yarı yolda bırakacağını bile bile mi bu suçu işledin?'

'Evet..'

Tekrar dudaklarına ulaşan kanı silmişti. Yargıçlardan yaşlı olanı sonra kalkıp burnuna elindeki bezle tampon yapıp tekrar yerine oturmuştu.

' Halk sürü gibidir. Kaval sesi nereden yüksek gelirse o yöne gider. Bu sürüyü koruyan köpekler ise gücün kokusuna göre sahip seçerler.

Ben onlara çok güçlü olduğumu ve diğer krallıkların beni buraya yolladığını söylediğimde önce köpekler yanıma ilişti. Onlara attığım bir iki kemik de sadakat yemini içmeleri için yeterli oldu. Sonra ben sustum onlar halka fısıldadı. Artık taraf olmaları gerekliydi.'

Kral oturduğu yerden platforma doğru yürümeye başlamıştı. Yanında oturanların tedirginliği be halkın suskunluğu bu adamın doğru söylediğini işaret ediyordu.

' Peki halk neden beni sevmiyor,Calvert?'

'Çünkü onlara göre sen onlardan aldığın vergilerle şatafatlı bir hayat sürerken onlar sefalet içerisinde yaşıyor. Kim daha iyisini sunarsa onu tercih edeceklerdir.

Kültürlü bir halkı her zaman ardına alabilirsin kralım ama bunları değil. Kültürlü toplumlar ne istediğini bulan ve bilendir. Sen demişlerse senin için yaşarlar ve ölürler. Ama cahil bir topluluk ne istediğini bilmez onlara ne iyi denirse o iyi olur. Ne kötü denirse o kötü olur. Ben kötü dedim ve kötü oldunuz.'

' Peki , yerime geçmek için yaptın bunları... Ve aslanlara yem olacağını bile bile peki bunlar için değer miydi?'

'Hayır ... Yerinize geçmeyi hiç düşünmedim. Ama insanlarınıza ne olduklarını göstermenin başka yolu yoktu. Hiç bir zaman sözden anlamayacaklardı. Az önce sürü ifadesini kullandım. Bunlar çakal sürüsüydü. Onlar içerisinde yaşamaktansa aslanları tercih ettim diyelim.'

'Peki Calvert şimdi ne olmalı sence?'

'Hep güçlü olmaya çalışın. Güçlü olduğunuz ve onları mutlu olmaları için ikna edebildiğiniz sürece yerinizde olursunuz. Ya da halkınızı eğitin... Ama bu çok zor iştir. Çünkü önce halkınızı eğitimsiz olduğuna inandırmanız gerekiyor ki; bunu başarmak neredeyse imkansızdır.

Bana gelince... Başka bir krallığa sürgün edin. Ben buyum, ve elbet öldürüleceğim. Bırakın başkası öldürsün. Sonuçta krallarda halk da aslanlar da hep aynı...'

A.Demir