Her yıl cari fazla veren Almanya hıyartosu tutmuş her yıl cari açık veren Türkiye'yi kıskanıyor. İhtiyacı olduğu halde dünyanın en büyük havalimanını yapmayı beceremiyor diye tutmuş bizi kıskanıyor alçak pornocular. Taksim Meydanını Gezi Olayları ayağına dünyanın en büyük beton meydanı haline getirmemizi kıskanıyor cibilliyetsizler. İstiklâl Caddesinde herkesi orospu olarak tahayyül eden muhafazakârlar medeniyet öğrensin diye ağaçları kazıdığımızı aziz milletimiz görüyor oysa. Bütün derdimiz, kimse ağaç dibinde günaha girmesin…

Başkan Nixon dallamalıkları, Başkan Clinton gramafon sevdasından koltuğundan olur ve Başsavcı önünde tir tir titrerken, vatandaşın son sığınağı Anayasa Mahkemesine "hassss" çeken fiili padişahlık, afedersiniz başkanlık rejimimizi kıskanıyor Amerika dediğin lavuk. NewMeksiko'nun uyuşturucu tahtını NewKürdistan eyaletimiz devralacak diye yusuf Yusuf Amerika'daki kripto Sicilyalılar…

Rusya derseniz o biçim yesek, karnımızı tok dolu doldursak Rusya'nın doğal enerjileri kadar enerjiyi bir sabahta dışkılarız. Ne de olsa tezek yapmak bizim işimiz. Bütün korkuları bu. Üstelik ekönömi de bilmiyorlar. Biz liberalizmde fenafillah olup bütün sanayi kuruluşlarımızı, iletişim şebekelerimizi yabancılara satarken dallamalar kalkmış iş adamlarına teşvik vererek Avrupalı şirketleri satın almaya çalışıyor. Üstelik Avrupa'da menfaatlerini kollasın diye onlara pay bile bırakıyorlar. Ekönömetrik başkanlık sapmasını Bahçei'ye gömüyor enayiler…

Çin derseniz dünyanın ticaret dengelerinden haberi yok kerkenezlerin. Kendi paralarıyla ticaret yapacaklarına, bağlamışlar kuyruklarına bir Dolar tenekesi. Oysa dünyadan haberleri olsa herkesin Türk Lirasının önünde nasıl da yastığına kaş göz çizdiğini görecek ve pirincin maklubeyle daha lezzetli ve sağlıklı olacağını kabul edeceklerdir. Gerçi maklube gözden düşmüştür, başta Bahçeşehir butları olmak üzere çarşaf çarşaf kıç çevirme revaçtadır ama olsun… Bizi kıskanan başka ülkeler de var ama uzatmayalım: Hülâsa; gerçekten de bu gâvur dediğin gözü doymaz pis bir ahlâka sahip imiş…

* * *

Onbeş yıldır şöyle veya böyle çeşitli pozisyonlarda aldatılan bir iktidar, değil insan, hiçbir canlıyı yönetmeye muktedir değil demektir. Karşılığı terör, şehit, insanların ekmeğiyle oynamak olan bir yönetim, bir yönetim şekli değildir…

Geçmişi elbette eleştirmek gerektir ki yeni bir gerçeklik mümkün olabilsin. Bu bilimde de böyledir, ülke yönetiminde de, bireysel olarak nefis yönetiminde de. Bir tek faşist yönetimlerde eleştiri küfür sayılır. Ve faşizm aynı zamanda bir ontolojik statü sorunudur. Bir nev'i, gaz çıkarma potansiyelini unutup Tanrı'yla yarışma sorunudur. Nemrut ve Firavun da tuvalete gidiyorlardı ama kendilerini Tanrı sanıyorlardı. Sonları, bir tomar pamuk oldu veya daha kötüsü pamuğu bile tadamadılar…