"MHP kendi iç sancılarını aşma çabasıyla girdi yola. Önemli ölçüde netice de aldı. Orada Ak Parti den (belki devletten) yardım aldı mı, büyük ihtimalle. Ama bu "başkanlık yolunun açılması" için kullanılan mantık yabana atılır değil." 

Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren böyle yazmış.
Mhp kendi iç sancıları için yardım aldı mı büyük ihtimalle..
Bu yardımı niye aldı, koltuğu korumak için büyük ihtimalle.
Buraya kadar iyi hoş.
Koltuğum gitmesin düşmanıma (siyasi anlamda rakibime) yardım edeyim.

İşte başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi böyle ortaya çıkıyor. Yani işiniz özü bu pazarlıklar parti içi muhalefetin harekete geçmesi ile başlıyor. Yoksa birden bire hukuki zemin lafı gökten zembille inmiyor.

1 Kasım seçimleri öncesinden başlayan bir süreç var (büyük ihtimalle). Kim kimle görüştü kim kimle ne gibi pazarlıklar yaptı orası hala meçhul.
Niye seçim gecesi erken seçim denildi?
Niye seçim sürecinde mitingler yapılmadı?
Niye sadece iki tv programı ile seçim geçiştirildi?
Niye hükümet kurmamak için bir sürü bahaneler ortaya atıldı?
Niye? Niye? Niye?

Acaba büyük ihtimalle bunlar çok önceden planlanmış mıydı?
"Ama bu "başkanlık yolunun açılması" için kullanılan mantık yabana atılır değil." diyor Tasgetiren. Bu mantık ortaya birden bire çıkmamış (büyük ihtimalle). Biz de kandırıldık (büyük ihtimalle).
Oturup ağlamalı mı? Yoksa kavgaya devam mı etmeli?

Bizimkisi bir sevda. Bir tutkudur.
Sonu nereye mi gider? Mezara kadar gider bizimle.
Artık siyaseten kaybettiğimiz gerçeğini (büyük ihtimalle) kabul edelim. Yok martta mahkeme kararı varmış yok o zamana kadar sabretmeliymişiz yok öyleymiş yok böyleymiş.
Kimse kusura bakmasın kendimizi kandırmayalım.
Yol tükendi (büyük ihtimalle).

Başka bir yol olmalı.
Başka bir çıkış.
Adını siz koyun...

Doğan Ay