Küçük Şeyler Mevsimi, Eyvah Annem Şiir Yazıyor, Ferda | Çiğdem Sezer 

Bilirsiniz kendimce kitap anlatırım burada. Ve yine bilirsiniz basit bir edebiyat okuruyum ancak öyle sık şiir paylaşanlardan da değilim.

Bir yeri geldiğince, "şiirde müzik"arayanlardan olduğumu, "şiirin müzikal bir ses" olduğunu ve kendimce bir şiirde lezzeti, o şiirde "müziği yakaladığımda" aldığımı söylemişimdir. Ben edebiyatçı değilim, şiir tahlilleri benim yapabileceğim bir şey değil.

Kendimce şiirin, sözcüklerin, hecelerin armonisi akorları olduğunu düşünenlerdenim ve okuduğum şiirin melodisini duyumsamaya çalışanlardanım. Benim için şiir sözcüklerle, hecelerle, kısa uzun tümcelerle yazılmış müziktir. (Biliyorum hiç bir şair bunu düşünerek şiir yazmaz)

Ve yine şiirin, şairin yüreğine, gönlüne, beynine baskı uygulayan, onu işgal eden bir "karabasan" olduğunu düşünenlerdenim.Şair, ani baskın yapan işgalcisini deşifre ederek, yani kağıda dökerek bu işgalden kendisini kurtarır, rahatlar. Böyle düşlerim şiirin oluşma sürecini.

(Elbette birilerinin şiirini taklit ederek, bilindik- bilinmedik yabancı şairlerden imgeleri dilimize sürükleyerek "şiir düzen"ler edebiyat tarihimizde boldur ve hatta bazıları epey ünlenmiştir ve foyaları da bir gün çıkmıştır, çıkacaktır)

Bir şiir kitabını önüme açarım, başlarım o sesi dinlemeye. İmgeler notalara dönüşür bende. Aha... derim burası "doloroso" (kederli) derim.. aha bu satırlar "grazioso" (zarif) evet yukarıdan aşağıya doğru "animato" (canlı, hareketli) havaya bürünmüş satırlar derim.Tümcelerin bitişlerini "crescendo" ya da "diminuendo" olarak hayal ederim.

Şiiri böyle okurum, bazen o armoniyi bulabiliyor muyum tekrar tekrar kitlenirim şiire. "Bir şey var ama ben yakalayamadım" derim bazen...

Uzatmadan keşfettiğim bir büyük şaire geleyim. Onun ismini son 5-6 aya kadar duymadığımı, hiç okumadığımı belirteyim.

Bir gün"Parçalanmış [Bir] Dil"in Anlam Alanları: Çiğdem Sezer Şiirlerinde Kadın" adında başlıklı makaleyi bir akademik dergide okuduğumda adını duydum. Makalenin başında;

"Kadınlığı bir konuk gibi yaşamak zorunda bırakılan ve kendine yabancılaşmanın huzursuzluğu içinde olan Sezer, parçalı bir dünya kurar"cümlesi vardı. Biraz iddialı bir cümle gibi gelmişti ilk önce, makalenin tamamını ve kitaplarını okuyunca çok yerinde bir tespit olduğunu anladım. O makalede okuduğum ilk satırlar şunlardı;

"ben bu sokağa girdim bir yağmur ki o kadar
çetrefil bir cümle, okuyamadım
camda bir kadın eli bir sis silinmiş bir söz
annem ölmüştü ağlayamadım
içimi boşaltmışlar sokağındayım kendimden çıktım
oysa herkes kadar kötüydüm ve iyi
bir çocuk olmak için eğitilmiştim "

Bu satırlarda yakaladığım müzik beni ciddi etkiledi. Bir ses vardı bulduğum; geçenlerde burada bir filmi anlatırken adından bahsetmiştim: Billie Holiday sesiydi bulduğum. Şiirlerini merak ettim, bulabildiğim kitapları alıp okumaya başladım.

İlk önce "Küçük Şeylerin Mevsimi" isimli kitap: Çok şaşırtıcı geldi bana, ilk 63 sayfadaki şiirler, ilk duyduğum ses yani Billie Holiday sesi, müziği oldu: Boğuk, sisli,hüzünlü, yer yer protesk. "Girdap", "Muamma" şiirleri kulağımda acımsı 30 lu yılların "blues akorlarını" duyumsattı.

Bu kitabın son bölümünde DİNA isimli bir şiir var. O farklı, o daha çok bir piyano ve çello için yazılmış bir Sonat tadında (beş-altı kez okudum o bölümü):

"unutmak korkunç Dina
unutmak korkunç
kimsenin kimseyi beklemediği
bir zaman evimiz olan kelimeleri"
şu müzikaliteye bakar mısınız mısınız
"bazen rüya görüyorum Dina
ağaç dalları sallanıyor içimde
rüzgarı anlıyorum
rüzgar kelimesi
ayaklanıyor." (buraya kadar çello, "crescendo"ses yükseliyor)

ve sonra piyano devreye giriyor:

"kaç bin yıldır su içmediğimi
anlar gibi olduğumda
uyanıyorum" (ve "diminuendo"yani ses azalıyor)

Diğer şiir kitabında ise (Ferda) bir farklı melodi. Bir şeylerin üstüneyürüyen "marş" tadı da var, güçlü oratoryo güzelliği de var. (Hem Atilla İlhan'ın hem de Tevfik Fikret'in bu kitabı okumasını çok isterdim. Eminim çok beğenirlerdi)

Baştan dedim ya, şiiri tahlil etmek edebiyatçıların işi. Ben ise dinlediğim müziğe, o karabasının,sese, notalara dönüşmüş haline bakarım.

Çok ama çok iyi bir şairi keşfetmiş olmanın keyfini yaşadım iki şiir kitabında da.

Bu paylaştığım karede bir kitap daha var: "Eyvah Annem Şiir Yazıyor"Otobiyografik bir müzikal eser diyebilirim. Şair kendisinden, yaşamından bahsederken düzyazıda o müzikal tadı koruyor. Yazar bir sağlık emekçisi, bir sağlık eğitimcisi, bir anne. Yaşamın herkese sunduğu iyi ve kötü günlerden, nasibine düşenleri anlatmış bu eserinde. İçten, samimi...

Ben önce hanım dostlarımabu üç kitabı tavsiye ediyorum. Kadınlar bu üç kitaptan benim aldıklarımdan daha fazlasını alacaktır. Onlar şiirlerde farklı dokuları görecektir benim görmediğim. Güçlü bir kadın sesini duyacaklardır.

Yazarın çocuklar için yazılmış eserleri de varmış (o bambaşka bir disiplin ister).

BİR ÖZEL NOT: Sayfamda şiir yazan içine kapanık hanım dostlarım var, çok iyi şiirleri olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman sayfalarında paylaşırlar, zaman zaman bana gönderdikleri de olmuştur. Ancak bazı o şiirleri değerlendirme girişimi cesaretine sahip değiller. Onlara ve onlar gibi olanlara "Eyvah Annem Şiir Yazıyor" kitabını okumaya davet ediyorum. Bu kitap size cesaret kazandırabilir.

Ve Son NOT: Bugün "Uluslararası Hemşireler Günü" , Bu paylaşımı daha önceden yapacaktım bu güne denk getireyim istedim. Çünkü şairimiz bir hemşire; önce hemşirelik yaptı sonra bunu eğitimcisi oldu.

Kartal Yolcu
12 Mayıs 2021