Türkiye'de akademik alanda en zor alan hiç kuşkusuz ilahiyat alanıdır. Bu alanı, Emniyetin "bomba imha grubunun" çalışması gibi riskli alan görürüm. 

Çoğunuzun haberi yoktur. Yıllar önce Beşiktaş yıldız parkının girişinin bir köşesinde Emniyet Müdürlüğümüzün yiğit evlatlarının çalıştığı, o dönemlerde "Bomba grubu" olarak adlandırılan ekibin mekanı vardı. Orada çalışan yiğitlerin bazıların bir ya da bir kaç parmağı yoktu. Bilekten elini kaybeden, duyma yetisini ve görme yetisini büyük ölçüde yitiren ya da yüzünde ciddi yaralanmaların izlerini taşıyanların mekanıydı. Yaptıkları iş çok riskliydi ve çalıştıkları malzemeler "KARARSIZ" dı.

Yani hainlerin duvarlara astıkları pankartlara asılan basit patlayıcılardan tutun yüksek imha gücüne sahip askeri materyalleri etkisiz hale getiren bu grup, mesleklerin en Risklisini icra ederlerdi... 

Ne alakası var derseniz bahsedeyim. Bir İlahiyat profesörü derste bir konu anlatır. Konu belkide incir çekirdeğini doldurmayacak bir tarihi hadise ile ilgili bir anektoddur. Belki hoca, öğrencilerin ilgisini çekmek için biraz espri de katmıştır anlatırken.

Bir öğrenci, dersi dinler eve gelir. Babasına bu konudan bahseder. Falan medreseden, falan cemaat ya da tarikatın tedrisatından geçtiği için kendisini peygamberin yaşadığı dönemlere tanık gören ve de falan siyasi partini filan yerdeki yöneticiliğini de yapan kara cahil baba partinin milletvekilini devreye sokar.. Bu konu ilgili hocanın rektörlüğe çağrılıp konu hakkındaki bilimin dışındaki hoca tarafından fırçalanır. Öyle ki tekfir edilmeye (ki bu katlini vacip kılar islam hukukunda) kadar gider... 

İşte bu kapağını paylaştığım çalışmanın konusundan kaynaklanır bu verdiğim örnek. Hicri 3. asırda da bu böyleydi. 21. yüzyılın güya laik ülkesi olan Türkiye'de de aynı hikaye devam eder. 

Coğrafyamızda insan yakan zihniyetten tutun da, masumların ölümüne yol açan her türlü dinci terörist intihar eylemlerin arka planında da bu kitabın işlediği konu yatar. Yılların politik ve kariyer hesaplarıyla hareket edenlerin rakiplerini bertaraf etmeye yönelik her türlü sloganda bu kitabın konusu vardır. Eski mezhep kavgalarının, günümüze düşen izdüşümlerinde bu kitabın konusu yatar.. 

Unutmayın güncel teolojik tartışmaların kaynağı asla teolojik ya da ilah ile ilgili değil, tamamen dünyevi, siyasi konulardır ve bu konular da bu kitabın çerçevesini çizdiği hususlardır.

"DİN ALGISI ve TARİHİN ARAÇLAŞTIRILMASI"... İşte bütün meseleyi anlatan iki kavram bu.. 

Bu çalışma bir derleme, içinde eserlerini yakından takip ettiğim ilahiyatçıların yazıları var. Her biri "RİSK" alarak "KARARSIZ" malzeme ile bir şeyler üretmeye çalışan değerli hocalar. 

Bu tip dini konularda eser paylaşırken ya da görüş bildirirken hep söylerim; Ben bu alanın dışındayım ve hiç bir mahalleye dahil değilim. Sadece bilime, çalışmaya ve üretmeye saygı duyan meraklı biriyim. Hepsi bu ve ben HİÇBİRİ seçeneği ile yaşayan biriyim. 

"Kendimce" değerli gördüğüm her çalışmayı merakla okur, kendimce meraklılara anlatmaya çalışırım. Bazen ben de tekfir edilirim, (çok şeyimdeydi sanki). Bazen misyoner misin diyenler olur, bazen Katolik ajanımısın diyenler olur. Hatta Selefi misin diyenlere bile denk geldim).