Eyüp Durukan Hatıratı

Ben anı kitaplarını okumaya devam ediyorum. Bu sefer bir kitap değil 5 ciltlik dev bir hatırat. Henüz ilk cilt bitti.

Hatıratın sahibi Eyüp DURUKAN, bu ülkenin adı sanı çok geçmeyen ancak heykelinin, Edirne'den Kırıkkale'ye dikilmesi gereken bir milli kahraman. Kurtuluş savaşımızın kazanılmasından, silah sanayimiz için atılan adımların arkasındaki kahramandır.

Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı'nda, Ankara'ya en büyük silah tedariki İstanbul'dan yapılır. Binlerce insan Kurtuluş Savaşı'na katılmak için gizlice İstanbul'dan Ankara'ya gider. Hem insan hem de silah sevkıyatını organize edense, sonraları bir başka gizli örgüt Felah Grubu ile birleşecek olan İmalat-ı Harbiye Grubu'dur. Tüm bu sevkiyatların odağındaysa Eyüp DURUKAN vardır.

Bu dönemin gizli teşkilatı sadece İstanbul'dan silah ve askeri malzeme çıkarıp bunları Anadolu'ya taşımak değildir. Ankara Hükümeti tarafından gönderilen paralarla tüccarlardan silah satın alır ve onların da Anadolu'ya gitmesini sağlar. Bir ara Ankara'nın görevlendirmesiyle gizlice Bulgaristan'a gider, oradan silah satın alır Anadolu'ya gönderir. Yani Eyüp DURUKAN'ın anılarından yüzlerce bölüm dizi çıkar. Milli mücadeleye katkısı tamamen "gizli görevlerden" oluştuğu için adını duymuş olmanız zordur…

Eyüp DURUKAN Cumhuriyet kurulduktan önemli görevler üstlenir. 1932-1941 arasında sonradan adı Makine Kimya Enstitüsü olacak Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü yapar ve Kırıkkale Silah Fabrikasını kurar.

Kendisi 1963'te vefat etmiştir ancak geriye, tüm askeri hayatını mücadelesini anlattığı 17 bin 227 sayfalık günlükleri kalır. Bu günlükler tam bir hazine. İlk cildi okurken, "hayatımda bu kadar detaylı günlük" okumadığımı fark ettim. Şaşkınlık verici detaylar var.

Bir sayfa paylaştım. Bu sayfa Edirne kuşatmasının olduğu 1913 yılından bir yemek listesi. Anne-Baba olan dostlarım ailecek çocuklarına da ders vermek babından bu listeyi bir haftalığına uygulasın ve sadece bunları yesin. Ve sonra kendi ruh hallerini, evde yaşananları paylaşsın. Tabiki yapmayın ama sizler, çocuklarınız, gençleriniz bilsin bunları.

Kıssadan hisse şu: Eğer iyi bir silah sanayiniz, donanımınız yoksa yenilirsiniz. Eğer iyi bir lojistiği, iaşeyi, yani askerin yediğini içtiğini çok iyi planlamazsanız yine yenilirsiniz. Nitekim Balkan Savaşlarında yenildik. "Sirkeli un çorbası" ile savaşmanız uzun sürmez.

Bu listede TUZ yok. Savaşırken koştururken, ter dökerken gerekli TUZ'u almazsa genç bir nefer düşer. Bu sayfanın arkasında bu emrin devamı var. 

Diyor ki;
"Tuz eksikliğini peynir sularıyla telafi edin" Buğday unu eksikliğini mısır ve çavdar unlarıyla tamamlayın"

Bir yandan da kuşatma esnasında Bulgarların Sırpların uçaklardan attığı psikolojik harekat bildirileri var. Birinde diyor ki halka özetle;

"Biz İslamla savaşmıyoruz. Bulgaristan'da burnu bile kanamayan, özgürce yaşayan Müslümanlar var ve sizden daha iyi yaşıyorlar. Kan dökmek istemiyoruz Çektiğiniz felaketlerden kurtulmak istiyorsanız Edirneyi bize teslim ediniz."

Bu günlükler yakın tarihimiz öğrenmek için çok iyi bir hazine. İlgiyle okuduğum ilginç detaylar benim dün gece rüyama girdi, çok etkilendim.
Bunları okumanızı ve çocuklarınıza okutmanızı tavsiye ediyorum. Bu hatıratları okumadan, tartışmadan Envercilik, İttihatçılık romantizmine kapılan, yaşça ileri ancak ruhen, aklen yeni yetmelere bu ciltleri okumalarını özellikle tavsiye ediyorum...