...veya Kırım Mücadelesi'nin ruhu

​Batıda söz konusu edebiyat olunca sıkça kullanılan bir tabir vardır; 

"Kelimenin gücü". 

Tanımadığınız insanlara kelimelerle ulaşmayı, onların ruhunu okşamayı ifade eder.
Aslına bakarsanız, güçlü olan kelimenin kendisi değildir. Güçlü olan kelimede ifade bulan his ve o hissi yaşayan, yaşadığı duyguyu kelimeye yükleyebilen ruhtur. 

İşte böyle bir ruhu beş sene evvel, 22 Eylül 2011 yılında, ebedi yolculuğuna uğurladık.
Merhum Cengiz Dağcı'dan bahsediyorum. 

Ben edebiyatçı değilim, edebiyat eleştirmeni hiç değilim. Dolayısıyla burada rahmetli Dağcı'nın eserlerini beğenerek bile olsa değerlendirmek benim haddime düşmez.

​Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim;
Cengiz Dağcıyı okuyun!

Ben okuyalı çok yıllar oldu.
Cengiz Dağcı; son derece sade ve yalın bir kalem ile hiç bir süs ve abartıya ihtiyaç duymadan, insanın yüreğine işlemeyi bilen, ruhunu okşayan nadir yazarlardandı.

Henüz 19-20 yaşlarındaydım, elimde 'Korkunç Yıllar' vardı ve galiba ilk sayfayı henüz bitirmemişken bu kalemin yazdığı ve duygularını yüklediği her kelimeyi okumam gerektiğini hissetmiştim.

Cengiz Dağcı'yı okuyan herkes Kırım'a gider.
Hiç gezip görmediğiniz Yalta'nın, Sudak'ın, Akmescit'in sokaklarında bulursunuz kendinizi. Karadeniz'den esen tuzlu rüzgâr burnunuza Yalta'nın tüten bacalarının is kokusunu getirir.
Kırım'ı sadece görmez, sokaklarındaki ayak seslerini duyar, duvar taşlarının pürüzlerini hisseder, Kırım'ın bir parçası olursunuz.

Gerçi insanı hiç gitmediği yerlere götürmeyi başaran tek yazar değildir Dağcı ama o ötesine gider;
Hiç görmediğiniz topraklarda, sizden çok önceki zamanlarda yaşayan insanların duygularını hissettirir size.
Toprakları gasp edilen, vatanlarından zorla sürgüne gönderilen insanların ızdırabını ruhunuzun en derinlerinde hissedersiniz.
Milli kimliğin zorla yok edilmesine karşı verilen mücadeleyi, iyiliğe karşı yapılan ihaneti bizzat yaşarsınız.

Nereli olduğunuz fark etmez… İster Trakyalı olun, ister Bakülü,… Kırımlı olursunuz.
Görmediğiniz, gezmediğiniz ve hiç ayak basmadığınız toprakları sevmeyi, vatan edinmeyi öğrenirsiniz sayesinde.
Ama her şeyden önemlisi; insan olmayı, insan sevmeyi okursunuz Dağcı'nın kaleminden.
Ve tarihin belki de en adaletsiz, en amansız, en acımasız sayfalarında insan olarak, Türk olarak var olma mücadelesinin ne kadar zor ve çetin bir gayret olduğunu bizzat yaşar, hissedersiniz.

Ve işte o zaman günümüzde Kırım'da yaşanan acının yeni değil, Türk'ün yüreğinde yüzyılı aşkın bir sancı olduğunu anlarsınız.

Eğer M. Abdulcemil Kırımoğlu, Kırım mücadelesinin vücuda bürünmüş hali ise, o mücadele bence Cengiz Dağcı'da ruhunu bulmuştur.

Onun için Cengiz Dağcı'yı okuyun.
Sağcı, solcu, ülkücü, şu partili, bu partili olarak değil,
Türk olarak okuyun,
Türk'ü anlamak için okuyun, ama her şeyden de önemlisi,

Kırım'ı, Türk'ü, Kırım Türk'ünü HİSSETMEK için okuyun!

Vefatının 5. yıldönümünde rahmetle anıyorum.

M. Alp
21.09.2016