İBB'nin Londra'da müzayededen satın alarak İstanbul'a getirdiği tablo, geçmişe saygılı ve Osmanlıcı geçinen siyasal İslamcı tayfanın gerçek resmini ortaya çıkardı.

Malum tayfanın önceki gün, Gentile Belli'ninin Fatih Sultan Mehmet Han ve oğlu Cem Sultan'ı birlikte resmettiği ünlü tablosunu Londra'daki müzayededen satın alarak olması gereken yere İstanbul'umuza getiren Ekrem İmamoğlu için ne diyeceklerini merak etmiş ve bir önceki yazımda sormuştum: "İBB Başkanlığı için adı zikredildiğinden beri, olmadık iftira ve hakaretler eden ve her fırsatta Fatih'in torunu olmakla övünerek mangalda kül bırakmayan zümreler; Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB'nin, Fatih'in tablosunu İstanbul'a getirmesi sebebiyle biraz utanır mı? Yoksa, "Resim günahtır" veya "İmamoğlu o tabloyu almak için dünya para ödeyerek israf yaptı" şeklinde gevşek gevşek konuşurlar mı?"

Galiba resmin(insan portresi yapmanın)günah olduğu fikrini işlemek için Payitaht Abdülhamit'in yeni bölümünü bekliyorlar ama havuz medyası "israf" kısmından daldı. Abdülhamit, malum dizide "Resim günahtır" derse bizim Osmanlı toruncukları dede olarak Fatih'i mi yoksa Abdülhamit'i mi sahiplenecek, o da ayrı bir soru olarak karşımıza çıkacaktır.

Fakat bu yazımızda Ekrem İmamoğlu'nun bu güzel davranışı için, "israf" zurnası öttürenlere bir bakalım.

Canları sıkıldıkça ve özellikle seçimler yaklaştıkça, "Dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz!" diye ajitasyon yapan bu arkadaşlar, dedelerinin tablosunu yaban illerden alıp ülkemize getiren adama iki gündür sövüyorlar.

"Bırak kardeşim, Fatih'in resmi Londra'da kalsın. Elin gavurunun çizdiği resme 6.5 milyon lira döktürmenin alemi ne? Şu koronavirüs salgını döneminde olur mu, ekonominin dibe vurduğu bir zamanda bir tabloya 6.5 milyon lira harcanır mı?" diyenler ortalıkta cirit atıyor.

Hiç birisi, "Yahu arkadaş! Ekonomisi dibe vurduysa bunun sorumlusu bir belediye başkanı mıdır yoksa ülkeyi yönetenler mi? Coronavirüs döneminde İstanbul'a kanal yapmak için 70 milyar lira buluyoruz da atamız Fatih'in tablosu için 6.5 milyon bulamıyor muyuz? Her yer boş bina doluyken hatta uçuşa kapatılan Atatürk Havaalanı'nın hizmet binaları bile boş dururken milyarlık pistleri yıkıp yerine hastane yapmak israf değil midir? Milletten her gün SMS yoluyla 10 TL isteyip, sırf yandaş oldukları için trilyonluk sanatçılara sanal konser verdirerek milyonlar aktarmak haram değil midir?" diye sormuyor, soramıyor.

En üst yönetimden en alt yöneticiye kadar kullanılan sayısız makam araçlarını, lüks mekanlarda yapılan ejder meyveli toplantıları, dünyanın hiçbir ülke başkanında olmayan 12 uçaklık filoyu, koruma ordularını, bir toplantı için aynı vilayete giden üç bakanın üç ayrı uçak kullanarak yaptığı israfı konuşmuyorlar, konuşamıyorlar. Melih Gökçek'in 400(bazı kaynaklara göre 750) milyon harcadığı ve hiç faydası olmadan çürüyüp giden kültürümüzle alakasız dinozorlarını konuşmuyorlar. Üniversite mezunları işsiz işsiz gezerken ve hatta bunalıp intihar ederken, hiç bilgileri ve yetkinlikleri olmadığı halde dört-beş ayrı kamu kurumunun yönetimlerine atanıp yüz binlerce TL maaş alan partililerini görmüyorlar.

Çünkü hepsi o israfın, haramların ve dinozorluğun içine batmış durumda.

Aslında rakip partili belediye başkanının bu icraatını içten içe kıskanıp hasetlerinden çatlıyorlar. Ama muhafazakarlığı da yanlış yorumlayıp yanlış yaşadıkları için yandaş olup beslendikleri partiye, hâlâ o eski kafa ile devam edip gerginlik ve kutuplaştırma siyaseti üzerinden destek vermeye çalışıyorlar.

Bilmiyorlar ki, dün YKS adaylarına hitaben yapılan video konferanstaki, "Size oy moy yok. Seçimde görüşürüz" yorumlarından görüldüğü üzere bizim kuşaktan daha sorgulayıcı, daha araştırıcı, daha hesap sorucu, daha kalıba sokulmaz, daha ateşin bir gençlik geliyor.

Efendiler boşuna kasmayın, 6.5 milyon lira bir çağı kapatıp yeni bir çağ başlatan Fatih Sultan Mehmet Han'ın tablosu için çerez parasıdır. O paraya Sarıyer sırtlarında mutevazı bir villa veya Ataşehir'de bir rezidans dairesi ancak alırsınız.

Keşke o tabloyu, 1994 yılından beri İBB'den aldığı ihaleler ile semizleyen şirketler, İstanbul'un kaymağını yiyen İslamcı yandaş mütaahhitler, iktidara yakın oldukları için milyarlık vergi borçlarına çizik atılan iş adamcıkları, kamu bankalarından neredeyse geri ödememek üzere düşük faizli krediler kullanarak semizleyen patronlar satın alıp ülkemize hediye etselerdi. Ya da yönetim kendilerindeyken, İBB'nin kaynaklarını vakıf görünümlü şirketlerine aktararak hayır severlik yaptığını, tarihimize ve kültürümüze değer verip sahip çıktığını iddia edip Fatih'in torunu payesini kimseye bırakmayan arkadaşlar alıp gelseydi.

Keşke siz de şimdi İmamoğlu'na iftiralar edip küfürler yazarak günaha girmek yerine, liderinize ve portreyi getirecek olan başkanınıza kahramanlık destanları yazsaydınız. Tabloyu almak için yedi düvele karşı nasıl savaştıklarını, nasıl müthiş bir operasyon yapıp ülkemize getirdiklerini anlatsaydınız. Dünyayı hep birlikte ama bir kez olsun, "gerçekten" kıskandırsaydık...

Siz!

Evet Siz, memlekette ne varsa satıp-savıp rant elde etmekten başka bir şey yapmayan ve bu rantınız için bütün dini ve milli kutsallarımızı dahi pervasızca kullananlar; bilir misiniz atalar, "Gitmediğiniz yer sizin değildir" demişler. Aynı şekilde, sahip çıkmadığınız ve yaşatmadığınız kültür de sizin değildir.

O yüzden tarihimize ve kültürümüze sahip çıkılan bu hareketi ya tebrik edin ya da susun.

Çünkü konuştukça saçmalıyor, saçmaladıkça batıyorsunuz…


27 Haziran 2020