Alanya'nın bir dağ köyünden başlayan bir kızın öyküsü: İlk satırlar şöyle

"...Cumhuriyetin onuncu yılıymış. Eğitimin uğramadığı, okulu olmayan bir dağ köyünde, "Ben de okumaya gideceğim" diye tutturduğumda, "Okuyan kızlar başını örtmezmiş, yarın ahirette cayır cayır yanarsın" diyen komşumuz Cemiş teyzenin yüzünü gözünü tırmaladığımda ve eşek sırtında götürüldüğüm nahiyede başka bir aile yanında kalarak ilkokula başladığımda henüz altı yaşında bir köylü kızıydım...."

Pakize Türkoğlu

Hikaye böyle başlıyor... O yüz tırmalayan köylü kızı İlkokulu bitirir, sonra Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitirir. Tam 35 yıl İlk, orta ve yükseköğretim kurumlarında yönetici ve öğretmen olarak çalışır. Sendikacılık da yapar Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın Genel Yönetim Kurulu'nda ve İstanbul Temsilciliği'nde bulunur

En son Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi iken emekli olur ama durmaz. Çeşitli özel okullarda Eğitim Danışmanı ve Rehberlik Uzmanı olarak çalışır. anılarından oluşan 4 kitap yazar. ama hala da yazar. 

Bugün 93 yaşındadır ve hala yazmaya devam eder. 

O kız çocuğu sadece yüz tırmalamaz, hayatı tırmalar, kaderini yırtar. Bugün örneğin şu an sayfamda kadın profesör dostlarım var, doktoralı genç hanım dostlarım var. Benden daha zeki donanımlı ama yaş olarak benden çok çok genç hanımlar var. Bu cumhuriyetin sağladığı bir imkan.

"KIZ OKUTMAK" konusundaki ahlaksız zihniyet, Cumhuriyetle bir sihirli değnek değer gibi tamamen ortadan kaldırılmadı Ahlaksız zihniyet, kız çocuklarının okumasının önünde engel olmaya devam etti. 

Cumhuriyetin ilk yıllarında "Kadınlar siyasete atılma" konusunda bir girişimde bulunduğunda, Cumhuriyeti kuran kadrolar dahi, sadece çekinceli değil alaycı, aşağılayıcı ifadeler ile bu duruma tepki gösterdiler. Cumhuriyet kurulmuş olsa da zihniyet Osmanlı idi, İslam idi... 

Cumhuriyetin İlk 20-30 yılda kız çocuklarına aşılanan temel değer önce "annelik" idi, daha sonra erkek egemen toplum yani aşağılık zihniyet, anneliğin yanında, anneliğe benzer bazı görevlere razı oldular. Örneğin EBE, HEMŞİRE ve ÖĞRETMENLİK... Daha ötesi ilk 20-30 yılda hala kanıksanmamıştı...

Bugün anne babalar, özellikle orta öğrenimdeki kız çocuklarına bu kitabı alsınlar okutmaya çalışsınlar. Öğretmenler öğrencilerinde tavsiye etsinler. Alanyalılar kendi kültürlerini, deyimlerini öğrenmek için, Halk bilimciler de yöredeki gelenek ve görenekler için bu kitabı okusun derim.

Benden sadece tavsiye...