Rüyada Terraki | Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi

Bugün denk geldim ve çok da şaşırdım. Bu eserin yazılış yılı 1913 ve o yıllarda bir Türk edebiyat eserinde"düşülke (Ütopya)" anlatısı ile karşılaşmayı hayal bile edemezdim. Çok ama çok ilgiyle okudum.

Şöyle başlayayım; yıl 1913 ve malumunuzdur Osmanlının en perişan olduğu yıllar, Balkan yenilgisi ve gelişen siyasi gündem... Yazar, kurgusunda memleketin halinden sinirleri tepesine çıkmışken birden bayılıp, bir rüya alemine, bir öte dünya alemine geçiveriyor. Ve orada 400 yıl önceki atası ile karşılaşıyor. Onunla Osmanlının perişan halini tartışırken çok ileri bir Osmanlı düş ülkesinde kendisini buluyor.

İstanbul'da 8-10 katlı binaların olduğu, Sanayileşmenin zirvesinde olan bu ülkede Boğaz köprüsünden tutun adalara giden tren sistemine kadar üst düzey teknolojinin hüküm sürdüğü bir dönem yaşanıyor. Yazar bu ortamı, atası (ceddi) ile birlikte konuşuyor tartışıyor, gözlemliyor.

Yazar elbette islamcı çerçeveden bir siyaset çizgisi düşlemiş olsa da bu anlatıda yer yer "Türkçü" bakış ve "Türklük övgüsü" sunuyor.

Buraya bir sayfayı özellikle koydum: Kadın-Erkek eşitliği hakkında ilginç bir kurgu var. Yine malumunuzdur, İslam açısından Kadın-Erkekaynı ortamda olamaz. Ancak yazar düşlediği gelişmiş İslam ülkesinde, Kadın-Erkek eşitliğini (!) aynı ortamda olmasa bile düşleyebiliyor: Bulunan formül de basit; Kadın ve Erkekler ayrı saat dilimlerinde eşit iş yapıp, sokakları eşit paylaşabiliyor ve kadınlara ciddi övgü var (paylaştığım sayfaya bir göz atıverin)..

Bu ülkenin bir meclisi var (padişah yok) ve o mecliste muhalefet de var. Yani bir "Demokrasi" bir "Parlamenter yönetim" düşü var. Yüksek adalet, dinler arası eşit temsil, bir kanun devleti kurgusu var.

Bu eserden, (hani ukalalık gibi olsun);sadece bir kaç edebiyat makalesi değil, bir kaç sosyoloji, siyaset bilimi, tarih makalesi bile çıkartırım. İlahiyat alanında, o dönemde halkın "islam tasavvuru" üzerine de makale çıkar.Okunması ve üzerinde durulması, tartışmalara konu olması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.

Bu eserin yazarı hakkında pek bilgi yok Sadece Babıali caddesinde ithal boya sattığı, bu ürünlerin ülkemde üretilmesi için çalışma yaptığı, teknolojik icatlar peşinde koştuğuna dair kırıntı bilgiler var. Eseri bize aktaran onun üç eserinin daha olduğundan söz ediyor. (umarım tez yayınlanır bu eserler de merak ettim)

Eserin dili benim için zor değil ancak her zaman dediğim gibi, bu tipmetinlerin şu anda orta öğrenim öğrencisi olan bir evladımızın eline alıp sıkılmadan sözlük aramadan okuyacak hale getirilmesi gerekir. Ya da Latinize edilmiş olan ile sadeleştirilmiş olan metin birlikte sunulmalı...

Benden bu kadar, umarım meraklısı çıkar da ilk baskısı 1000 adet olan bu kitap kısa zamanda tükenir ve yeni baskılar yapar.

NOT: Bir düş de ben kurdum; zaman yolculuğu yapıp da bu yazarı bulup konuşmayı çok isterdim. Çok uçuk kaçık biri olmalı, belki zamanın marjinali bir tipti. Bu içeriği hayal edebilmek ve ustaca yazmak şiirler eklemek "uçuk kaçık olmayan" birinin yapacağı iş değil. Tanımak isterdim...