Ermeni Soykırımı meselesi ile ilgili bir kaç gündür Türk basınının aslında nasıl mankurtlaştırıldığını düşündüm. 

Bundan 15 sene önce Türk televizyonlarında dış politika ile ilgili analizler yapılır, olası Avrupa Parlementosunda yaşanacak krizler üzerine değerlendirmeler olur ve bu nedenle Türk kamuoyu oluşturularak gelebilecek entrikalara karşı tedbirler alınır, konsolosluklar, elçilikler v.s önlerinde gündeme dair açıklamalarla Millet, konu hakkında bilinçlendirilirdi.
BOŞ BIRAKTIK..

Az önce Öner Kılıç 'la görüştüm. Kazakistana çıktığı yoldan dönmüş. Heyecanı sesinde..Ben Ermeni meselesi ve Türk basınının eksikliklerini dile getirirken ''dur Hülya'' dedi..''Türk Filmleri festivalini başlattık. Kazaklar belki bize göre eksiklikleri olan Ankara Yazı'nı izlerken ağladılar ''neden geç kaldınız bu kadar, ne çileler çekmişsiniz. Biz de çok çektik' dediler. Şimdi ben bir daha ki festivale giderken ''hangi yapımcıları götüreceğimi düşünüyorum. 3-5, bu kadarız'' dedi..YİNE BOŞ BIRAKMIŞIZ..
Ve biz o pis siyasetin içinde güzel olan ne varsa kaçırırken Türk Dünyası için çok önemli olan bu gelişme de ne yazık ki ''ne bizim basınımızda [Ülkücü], ne de Türk basınında haklı yerini bulmadı Ve KAZAKİSTAN TÜRK FİLMLERİ HAFTASI bir kaç ''Turan delisi''nin heyecanı ile sona erdi..
Yer yerinden oynamalıydı Turana giden yolda.. Oynamadı..
Türk Milletini gündem oluşturmak için ''tweter hag tag''larına hapsedenler, yarın ''neden bizim Çok, çok, çok ünlü romancılarımız,
Şairlerimiz,
Ressamlarımız,
Tiyatrocularımız,
Sinemacılarımız,
Aktörlerimiz,
Aktristlerimiz,
Yapımcılarımız,
Yönetmenlerimiz'' yok demesinler..
Birileri bu işleri yaparlarken biz ''onlar o sıralarda partilerde siyaset yapıyorlardı'' diyeceğiz,
''Türkün birliği sadece siyasetin pis salonlarında geçmiyor sayın beyler''.
Teşekkürler Öner Kılıç.. 

Hülya ÖZMEN​