Sayın Cumhurbaşkanı, hemen her yıl kültürde sanatta, eğitimde başarısız olduk der.
Bunu dedikten sonra şunu başardık demek zaten mümkün değil..
Bu başarısızlık topyekün başarısızlığı ve hatta yıkımı getirir.
Çünkü ölçü ve ayar kalmaz.
Çünkü ölçüyü, ayarı veren kültürünüzdür.

Bilenler bu sözleri böyle de değerlendirip olumlu bir tartışma açmalıydılar.
Açılmadığına göre uykudayız, bir söz tesir edecek halde değiliz.
Sanırım bunları bir küçük kitap hacmine ulaşacak şekilde bendeniz çeşitli yayın organlarında yazdı.

Kısadan gidelim:
Kültür bakanlığı ödüllerine, Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen devlet ödüllerine bakalım durumu anlarız.
Neye göre, niçin ve kime verildiğine bakarak, o aşureden anlarız.
Nasıl verildiği ayrı bir ölçü verir, oradan da anlarız.
Çok övündüğümüz restorasyonların ne kadar kötü ve yanlış yapıldığından anlarız.
(Hatırlayın, daha bir ay önce Galata Kulesi'ne kazmalar nasıl dalmıştı..)
İçerde dışarda iyi denecek restorasyon ben görmedim, varsa bilenler beni aydınlatırlarsa çok memnun olurum.
Eski eserlerimizi yeniden ve yeni bir şey yaparak, asliyetini bozarak ağlanacak hale getirdik.
Büyük cinayettir.

Sonra kime değer verdiğimize bakarak anlarız.
Kimleri kültür ve sanat adamı gördüğümüzü hatırlayın, kimlere destek çıktığımızı, kimleri ayağa kaldırmaya çalıştığımızı, pohpohladığımızı hatırlayın!
3., 4., 5. sınıf yazar ve şairleri el üstünde tutuyorsak, neden bu halde olduğumuzu anlarız.
Kötüden taraf oluyorsak, daha iyiyi görmüyorsak anlarız.

Uzatmayayım:
Kimleri kültürün başına getirdiğimize bakarak en kısa yoldan anlarız.
Turizmci kültür bakanımızın tavırlarına bakarsak anlarız.
Hele hele son ödüllerle ilgili tivitini görünce söylenecek söz kalmaz.
Hakikat ayan beyan görünür.
Başka bir dünyadan bakan getirmişiz duygusuna kapılır, saç baş yolarız.

Evet sayın Cumhurbaşkanı, Hezarfen (çok sanatta usta) Necmeddin Okyay'ın ödül listesinde adı var.
Kültür bakanımız, ona da teşekkürlerini "iletiyor".
Bu büyük sanatkar, 45 yıl önce bu dünyadan göçtü.
Türk okçuluğunun da son büyük isimlerindendi.
Okçuluğa heves eden mahdumunuz muhtemelen adını bilecektir.
Üstad, nişan alsa, böyle bir hadise karşısında nereyi hedef seçerdi derseniz, dağı taşı, hedef tahtasını ve cahili değil, "cehaleti" derim.
Evet cehaleti.. kültürsüzlüğü.. kabalığı.. saygısızlığı..
Adını her nereden duyduysa duyup hazırlanan listeyi imzalayan bakanınız, Necmeddin Okyay'ın Karacaahmet'te dinlendiğini bilmiyor.

Öyleyse biz neyi konuşuyoruz?
Biz hangi kültürden, hangi başarıdan veya başarısızlıktan bahsetiyoruz?