BİR KİTAP: (KENDİ KATEGORİLERİM)

Ben bu kitap üzerinde fazla durmayacağım. Neredeyse 350 sayfa kitap okuma ile ilgili tezler öne sürmüş. Örneğin okuma düzeyleri ile ilgili kategoriler oluşturmuş ve bunları incelemiş (Başlangıç-İnceleyici-Analitik)... Meraklısı keyif alacaktır ancak ben bu kitabın başlığını değiştirerek bir başka bakacağım. Kendi deneyimlerimle aktaracağım.

NEDEN KİTAP ALIR VE OKURSUNUZ Kİ?

Bence asıl hikaye buradan başlamalı: Kendi deneyimlerime göre Türk kategorileri şöyle

1) Dekoratif unsur olarak kitaplar: Gençler bilmez eskiden kitap/ansiklopedi pazarlamacılığı adı altında bir öğrenci işi vardı. (Cep harçlığı çıkar biraz ter atardınız. Kısa süre lisede yaptım.).

Bu kategori ile tanışmam böyle oldu. Araya hatırlı kişi koyup randevu alarak bir oda başkanına gittik. Adam salonunda bir camekan boşluk gösterdi. Önce metre ile ölçtü 1.60 cm uzunluğunda 40 cm boyunda bir alan. Ceviz ağacından yapılmış pahallı bir mobilya.

Ve o adam ölçtü biçti döndü bize; "Bakın çocuklar bu alanı dolduracak kadar, sırtları mobilyaya rengine uygun, solcu olmayan yazarlara ait, ciltleri temiz kitap istiyorum" dedi.

Biz "tabi elbette" dedik ayrıldık. Dünya klasikleri pazarlıyoruz nasıl olacak ki? O zamanlar RUS yazarlar demek Solcu demek, Sovyetler demek, Kızıl demek. Elimizde Dostoyevski var, Puşkin var, Çehov var. Turgenyev var, ha bir de Gorki var. İsimlerin RUS olduğu aşikar, yani zor olacak ama adamın da salaklığına kültürsüzlüğüne de güvenimiz tam oldu.

Ayırca elimizde RUS görünmeyen Flaubert, Hugo, Balzac da var.

Biz de ölçtük biçtik, tam 1,60'lık sırtlık kitap dizdik. Götürdük. Adama şovumuzu yaptık o bölgeye tertemiz ciltleri dizdik. Adam bu yazarlardan bir tek ÇEHOV isimi biraz RUS buldu Onu da "sıkı antik komünist Rustur, Kızılların zulmüne dayanamadı ABD ye sığındı" dedik yutturduk.

(Adam nereden bilecek Çehov öldüğünde ortalıkta Sovyetler yoktu). Paramızı da aldık

(Sıkı durun bu adam bu ülkede iki ayrı bakanlık yaptı. Ve iddia ediyorum mevcut bakanlar kurulu ve diğer parti başkanlarının tamamını, MYK üyelerini yan yana getirin, "ÇEHOV Sovyetlerden kaçıp ABD ye sığınmış bir yazardır" deyin, tek kişi bile "sen ne saçmalıyorsun manyak" demez)

Şu anda da ülkemizde prestij adı verilen dekoratif kitaplar alan tipler var.

2) Uyku ilacı olarak kitaplar: Bu kategoriye girenle, İstanbul Beşiktaş'ta 8-9 yıl önce bir ünlü kitabevinde karşılaştım. Çok kitap aldığım için oradakiler beni tanırdı. birgün benim yaşlarda bir kadın geldi, görevliye "uyku düzenimde sorun var, doktorum kitap okuyarak uyumamı tavsiye etti, uykumu getirecek kitaplarınız var mı" dedi. Görevli gülecek gibi oldu, sonra bana baktı yardım dilenir gibi ben de yutkundum. Hemen devreye girdim:

"Kaç adet ve hangi kalınlıkta istersiniz" dedim. (İnanın sayfa sayısı demedim, kalınlık sözcüğünü kullandım). Hemen "fazla kalın olmasın yatarken elimde ağırlık yapmasın, 3 tane yeter şimdilik" dedi.

  1. Şeker Portakalı – Vasconcelos 
  2. Martin Eden – Jack London 
  3. Yabancı – Albert Camus. verdim aldı gitti. Bilmiyorum uyuttu mu.

Günümüzde anti-depresan niyetine kitap alıp okuyanlara denk gelmek mümkün

3) Selüloz bağımlılığı tatmini için kitap: Bu kategoriye de sık rastlanır. Bunlar evini kitapla doldurur "Şunun kitabı da var bende, bu kitaba da sahibim " demeye bayılırlar. Bu tipler genellikle gazetelerin kitap ekleri ile kitabevine girerler . İlk baktıkları yer "çok satanlar" raflarıdır. Buradaki kitapları alırlar ve ayrıca kitap eklerinde tavsiye edilen kitapları teker teker görevliden isterler. Ve kitapçıdan çok mutlu olarak torbalarla ayrılırlar. Onları kitaplıklarına dizerler, genelde birkaç sayfa çevirir, kitap arkası okunur ve öylece kalır.

4) Mucize beklentisi olarak kitap: Bu kategori için kalburüstü semtlerdeki kitapçıların "Kişisel gelişim ve Newage" raflarının önüne gideceksiniz. Buradaki insanlar, bahsettiğim raflar önünde çok vakit geçirirler. "Öyle bir kitap olsun ki bir anda dünyaları değişsin, tüm sırlar açığa çıksın, müthiş bir aydınlanma yaşasın" beklentisi ile raflardan kitaplar raflardan iner, arkası önü okunur ve yerine konur bir sonrakine bakılır. Bir ya da iki kitap alınır evde incelenir, okunur bir süre mutlu eder ama tatmin etmez . Yeniden gelinir, yeni kitaplar bakılır. Burada yani raf önlerinde tanışıklıklar da sağlanır. Birbirlerine mucizeler yaratacak kitaplar tavsiye edilir. Bu insanları izlemek çok eğlencelidir. %95 i orta yaşa giden kadındır.

5) Zoraki okunanlar olarak kitap: Ahhh işte en çok bunlara acırım. Acı bir işkenceye maruz kalmayı izlemek gibidir bunların halini izlemek. Kişi üniversite sınavlarına girmiştir. ama puanları hayal ettiği yere uygun olmamıştır. Daha alt sıradaki fakültelere girebilmişlerdir. Örneğin hayatlarında bir roman, bir şiir kitabı, bir klasik eser, bir tarih kitabı almamışlardır ancak Edebiyat ya da Tarih bölümlerine girmişlerdir. Hocaları ders anlatır, kişi yazar ismi geçer, hocalar okuyun der, bunlar kitapları bulurlar okumaya çalışırlar ama nafile... Eh nihayetinde mezun olurlar, elleri mecbur.. Hocaları da bu halleri bilirler ki eninde sonunda geçer not verirler ancak bunlar teneke gibi mezun olurlar...

Uzadı.. Benim notlarımda daha çok kategori var. Yeri geldiğinde yazarım yine...