"Neyi biriktirir ki insan?
Biriktiren bir varlıktır insan. Üst üste kor, yan yana dizer, tasnif eder, sıralar ve biriktirir etrafını çepeçevre saran her ne varsa... Acıyı da hatırayı da özlemi de hevesi de yenilgiyi de biriktirir insan. Tüm yaşanmışlıklar her biri ayrı renkte birikir insan içinde. Aklıyla algılar, gönlüyle hisseder ve çağıl olur insanın dünyası. Elbette hissedebilen, fark edebilenlere has bir tavırdır bu. Kalbin ve ruhun alanlarında var olabilmenin, gerçek zenginliğe ulaşabilmenin; dış'ta değil iç'te çoğalmanın bir yoludur bu."

Kitabın yazarını, daha doktorasını tamamlamadığı dönemde tanımıştım. Şimdi iyi öğrenciler yetiştiren, kaliteli doktora ve yüksek lisans tezleri yöneten (ki o tezleri takip ediyorum) çok iyi bir "Edebiyat Profesörü" oldu.

Yazarı, genç asistanlık döneminde, bölüm başkanının odasında bir grup öğrenciyle sohbet ederken fark ettiğimde, arkasından dedikodusunu yaparak, bölüm başkanına "ileride çok iyi eserler verecek, edebiyatımıza büyük katkıları olacak" demiştim. Yanılmadım...

Şimdi onun eserlerinden, makalelerinden çok bilgi ediniyorum ve merakla okuyorum, öğreniyorum. Sadece bilindik isimleri değil, edebiyat tarihimizin kıyıda köşede kalmış değerlerini onun sayesinde keşfettim; Fikret ÜRGÜP'ü onun sayesinde keşfettim, Ahmed Midhat Efendi'ye farklı bakmayı ondan öğrendim mesela. İsmet ÖZEL şiirlerinin sıkı takipçisi olarak, ÖZEL'in hayatı ve şiirleri hakkında, arkeolojik kazı titizliği ile yapılmış analizini, onun doktora tezinden merakla okudum. Oğuz ATAY eserlerini hala sevemedim ancak onun eserleri hakkında yazılmış en doyurucu makaleleri de bu kitabın yazarından okudum.

Bu kitap, yazarın çeşitli dergilerde yayınlanmış makalelerinin bir araya getirilmesinden oluşmuş. Her makale benim için çok öğretici oldu. Edebiyat dergilerini artık takip edemiyorum. Zaten çok sayıda dergi olunca her birine ayrıca ulaşmak da, takip etmek de zor (Örneğin Ankara'da basılan bir dergiye İstanbul'da denk gelemiyorsunuz. Gazete büfeleri de eskisi gibi edebiyat dergilerini sergilemiyorlar küçük camekanlarında. Bu yüzden, makalelerin bir araya getirildiği kitapları çok severim. İyi yazılmış makalelerin miadı dolmaz, her zaman okunur, tekrar tekrar okunur. Aradan 5-10 yıl geçse, ömrüm idrakim yeterse, bu kitaptaki makaleleri sıkılmadan keyifle yeniden okurum.

Akademisyen ya da Edebiyat fakültesi mezunu olmanız gerekmez, eğer edebiyata meraklıysanız bu kitap sizi hiç sıkmayacak, gereksiz teorik ayrıntılara sokmadan bir yol gösterici olacaktır. Bu kitabı okurken, bir makalede yer alan bir eseri okumamışsanız, o esere (ya da yazara) ilgi duyacak, yeni keşifleriniz olabilecektir.

Bu yazıya girerken tırnak içinde aldığım metin, yazarın Sait Faik üzerine yazdığı makaleye girişten. Çok da lezzetli cümleler. Bence yazar, sadece edebiyat metinleri analizleri ya da edebi eserler hakkındaki değerlendirme yapmakla yetinmemeli: Kendi edebi eserlerini üretmeli.

Bir roman, öyküler, neden olmasın ki?