1893 yılında Özbekistan'ın Andican bölgesinde tüccar bir babanın oğlu doğar, kulağına okunan ezanda adı fısıldanır Abdülhamit Süleyman.

Babanın düşü oğul büyür soyunu, işini geleceğini tatlı bir hayatla sürdürecektir oğul. Fakat yıllar ilerledikçe babanın sattığı kumaşlar oğulun ilgisine girmemektedir, baba ikinci bir düş görür, oğulu elinden tutup medreseye götürür, akıllı oğul molla olsun gururladırsın babayı.

Geleceğin Çolpanı ökedir, medrese ve ardından okuduğu rus mektebinde başarı göstermiş, Arapça Farsça Rusça ve İngilizce'yi öğrenip Türk lehçelerine ilgi gösterip dil üzerinde çalışmaktadır. Molla değildir ama makaleler, şiirler, tiyatro eserleri, romanlar zininden parmaklarına akıp kağıda geçmektedir.

1917 Rus devrimi geldiğinde bir miktar suskun kalır. "muhit küçli eken, eğdim boynımnı" dediği bir dönemden sonra artık susamayacağı bir dönem gelmiştir. 1925-1938 yılı aralığında yazgılı olduğu kader kendisini sunar Çolpan'a. Sekiz kez tutuklanır; suçu "halkın Sovyetleştirilmesine karşı çıkmak"tır.

Sekizinci tutukluluk 4 Ekim 1938 tarihinde "Ziyalılar Katliamı" diye bilinen ve Türkistan'ın aydınlarının katledildiği gün ile biter, kurşuna dizilmiş cesedi yok edilmiştir.

01 Ağustos 1957 yılında Yüksek Mahkeme aslında suçsuz olduğunu kabul eden bir karar ile aklamıştır Çolpan'ı ama geri getirilemeyen bir yerdedir artık.

Çolpan'ın eserleri Sovyet rejiminin yıkımından sonra daha fazla yayımlanıp okunmaya başlamıştır. Ülkemizde orta yaş kuşağının kulağında bir ses ancak yeni nesiller için çok fazla bilinmeyen bir aziz hatıra Çolpan. O'nun şiirinden Emelin Ölümü'nü seçtim. Hem Özbek hem de Türkiye Türkçesi ile. Çolpan'ın Türk lehçelerini öğrenmek ve öğretmek gayretine saygı ifadesi olsun.

Tarihimiz boynunu Dar'a vermiş, sinesine kurşun yemiş, zindan sürgün görmüş ama vatan ve milletinden vaz geçmemiş ozan, şair ve aydınlarla dolu. O tan yıldızları ihmal edilmeyi, sönmeyi hak etmiyor.

Ruhun şad olsun Çolpan!

Nurşen Karakaş,
İstanbul, Mart 2020

EMELNİN ÖLİMİ

Könglimde yığlagan melekler kimler?
Şarqnıft anaları, cüvanları mı?
Qarşımda yığlagan bu canlar kimler?
Qullar ölkesinin insanları mı?

Ne üçün ulamın tavuşlanda
Ötgen asırlarnıfl ahengi yığlar?
Ne üçün yazmışnıft oynaşlarıda
Her yüriş könglimni nişterdek tığlar?

Kenlik hayalleri uçdı mı kökke,
Bütün ümidlemi yavlar mı kömdi?
Mengü tutuqlıkka kirdi mi ölke,
Hayalde parlagan şamlar mı söndi?

Keçenin can alğıç qaranğılığı,
Necat yulduzını hayal mi bildi?
Şunca tutqunlarım haqqı, haqlığı
Bir havuç tupraqqa qurban mı boldı?

Âhımnım otıdan çıqqan şu'leler
Şarqnın kökregide bir cay tapmas mı?
Köksimden qısılıb çıqqan na'ralar
Uhlagan dillerge sılcıb aqmas mı?

Her keçe köklerde oynagan yulduz
Aytar edi mene: "Erklik yulduzı
Tutqun eller üçün semâ kündüzi,
Köngilde qalğusı unın bir izi.

U bir iz közimnin nurlarıdan hem
Yüksekdir, men um öpmak isteymen,
Eğer tapılmasa, bu yurtlardan hem
Köçib yiraqlarge ketmaq isteymen.
Yığlagan, inregen emel qızı mı?
Kökdegi yulduzlar unın izi mi?

Abdülhamit Süleyman Çolpan,
Özbekistan

EMELİN ÖLÜMÜ

Gönlümde ağlayan melekler kimler?
Şarkın anaları, civanları mı?
Karşımda ağlayan bu canlar kimler?
Kullar ülkesinin insanları mı?

Ne için onların seslerinde
Geçen asırların ahengi ağlar?
Ne için kaderin bütün rollerinde
Her hareket gönlümü neşter gibi doğrar?

Büyümek hayalleri uçtu mu göğe,
Bütün ümitleri düşman mı gömdü?
Ebedî esarete girdi mi ülke,
Hayalde parlayan kandil mi söndü?

Gecenin can alıcı karanlığı,
Necat yıldızını hayal mi sandı?
Bu kadar esirin hakkı, haklılığı
Bir avuç toprağa kurban mı oldu?

Âhımın ateşinden çıkan alevler
Şarkın kalbinde akis bulmaz mı?
Göğsümden boğuk çıkan naralar
Uyuyan gönüllere süzülüp akmaz mı?

Her gece göklerde oynayan yıldız
Söylüyordu bana: "Hürriyet yıldızı,
Esir eller için sema gündüzü,
Gönülde kalacak onun bir izi.

O iz gözümün nurlarından hem
Yüksektir, ben onu öpmek istiyorum,
Eğer bulunmazsa bu yurtlardan hem
Göçüp uzaklara gitmek istiyorum!
Ağlayan, inleyen emel kızı mı?
Gökteki yıldızlar onun izi mi?