Frankfurt Okulunun güçlü temsilcilerinden Max Horkheimer, ALACAKARANLIK adlı eserinde "Metafizikçilerin haklı olup olmadığını bilmiyorum. Belki bir yerde özellikle çekici, düşündürücü bir metafizik sistem ya da fragman duruyordur. Ama metafizikçilerin insanların çektikleri acılardan genellikle çok az etkilendiğini biliyorum" der.

Horkheimer'in daha önemli eseri AKIL TUTULMASI'dır. Akıl Tutulması'nın tartıştığı konulardan biri de "İçkin Eleştiri"dir. İçkin eleştiri, "tarihsel bağlamı içinde, varolanın karşısına kendi kavramsal ilkelerinin iddialarıyla çıkmak, böylece ikisi arasındaki ilişkiyi eleştirmek ve onları aşmak"tır. Eleştiri, mesele edilen nesnenin kendi kavramsal ilkeleri ve ölçütleriyle işe başlar. Nesne dışındaki bir ölçüte dayanmaz. (Elbette ben de tarihsel ve kültürel olarak son derece Müslümanım. Zaman zaman bazı arkadaşların İslam bilgilerini ve İslami kültür geleneklerini içinden eleştirmem zorlarına gidiyor. Kitap defalarca "akletmez misiniz?" demesine rağmen, rivayetlerden kurtulamıyorlar. Bu, alenen "akıl tutulması"dır.)

Akıl Tutulması, dinin ve bireyci liberalin de içkin eleştirisini yapar. Horkheimer'e göre; ikisi de çıkarcı vaadlerde bulunarak, bireyi daha baştan ölü doğmaya mahkûm ederler.

Horkheimer'in ciddi Marks eleştirileri de vardır ama elbette Marksist bir literatürle meselelere bakmaktadır. Bence, bu onun önemini daha da artırmaktadır.

* * *

Son on yıllarda Türkiye ve Türk milleti bir akıl tutulması yaşamaktadır. Ülkenin sermayedarları sanayi yatırımı yapacaklarına esnafı batıran marketçilik, avm-cilik yapmaktadır. Bu, piyasa ekonomisinde elbette caizdir ama milleti için sorumluluk hisseden biri için ahlâkî midir?

Öncelikle milletinin menfaatlerini ve geleceğini savunmayı ayaklarının altına almış olanlar milletten en büyük desteği görmektedir. Bu bir akıl tutulması değil midir?

Özellikle siyasî ve dinî kimliklerle öne çıkanlar alabildiğine dünya malı depolayıp zenginleşirken kullandıkları argümanların dinî olması, buna muhatap olup da onları zengin edenler için bir akıl tutulması değil midir?

* * *

Horkheimer acıklı bir gerçeği yüzümüze çarpmaktadır: "Akıl kavramı ne kadar güçten düşerse, ideolojik manipülasyona, hatta en kaba yalanların yayılmasına o kadar elverişli duruma gelir. Aydınlanmanın ilerlemesiyle nesnel akıl düşüncesi, dogmatizm ve boş inançlar dağılıp gider; ama çoğu zaman gelişmeden en kazançlı çıkan gericilik ve cehalet savunucuları olur."