Türk Edebiyatı'nın çok renkli ve değerli bir ismiydi.
Romancı, oyun yazarı, eleştirmendi..
Fikir ve siyasette her zaman sözü olandı.

Birinci sınıf bir romancıdır.
Eserlerinin adlarıyla bile sevebileceğiniz bir isimdir:
Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi, Hayır, Fikrimin İnce Gülü isminden başlayarak çok şey duyurur.
Oyun yazarlığı belli bir seviyenin üstündedir.
Verimli bir oyun yazarıdır.
Yazdıklarıyla tiyatro edebiyatımızın da önemli ismidir.

Hayatının hemen her döneminde fikir hareketleriyle ilgilendi.
Sol hareketlerin yanında yer aldı.
Her zaman hükumetleri tenkıd etti.
Başı sık sık belaya girdi.
Fikrimin İnce Gülü bile askerî idarede takibe uğradı.

En son 2010 referandumundaki tavrıyla o keskin politik çıkışlarından birini yaptı.
"Yetmez ama evet" dedi.
Bir kere daha yanıldı ve sonra şu açıklamayla pişmanlığını söyledi:
"12 Eylül(2010) referandumunda ne kadar umutlandık. Oradaki umut kırıklığı beni çok etkiledi. Bu benim belki de son enayiliğimdi":"
Merak edenler için söyleyeyim: Bu dahil, politik tavır alışlarında hiç beraberliğimiz olmadı.
Ama şimdi bunlardan dolayı onu itham etmek yerine, tesbit edip öyle bırakmak zamanıdır.
Yeri gelince daha ileri değerlendirmeler yapılır.
Buna benzer bazı konulardaki romantik bakışı bugün tebessüm sebebidir.

Yalnız, diyeceğim şudur:
Değerlerimizi yanılgılarıyla bilmek ve sevmek doğrudur.
Vefatının hemen arkasından edilecek sözler belki bunlar değildir.
Ancak, Adalet Hanım'ın eserleri kadar politik dikkatleri de çok öndeydi.
Onu tam tanımak ve tanıtmak bakımından önemli olduğunu düşünerek bir kaç cümle ettim.

Pek beğendiğim çıkışları da vardı:
1970'de TRT'nin özerkliğini kaybettiğini söyleyerek Radyo Dairesi Başkanlığı gibi çok önemli bir makamdan istifa etmesi esaslı bir protestodur.
Bunu yapmak doğrudur, yanlıştır, o başka.
Bunu yapabilmiştir.

Aydın olmanın hiçbir parti vesair bağlılıklara girmeden yanında veya karşısında hür tavır almak olduğunu yaşayarak gösteren bir isimdir.
Bana kalırsa güce yaranma, yaslanma veya kör ideolojik anlayışlara kapılanmalara karşı önemli bir aydın tavrı göstermesi bakımından çok değerlidir.

Evet, namuslu bir aydın, renkli bir isimdi.
Birinci sınıf bir yazardı.
Asıl işi de oydu.
Yarına kalacak olan eserleridir.

"Yazarak öğrendiğim kadar hiçbir yerden öğrenmedim. Şimdi öyle bir şey ki yazmak, sigara tiryakiliğinden daha büyük bir tiryakilik. Sahiden. Ben elimden düşürmediğim sigarayı kolayca bıraktım, hiç de aramadım. Fakat yazmayı bırakamadım, tiryakilik o dereceydi. Şimdi yaklaşık son iki yıldır evden dışarı çıkamıyorum, yine de yazmadan duramıyorum. Yazmak, su içer gibi içimden geliyor hep." diyen bir kalem sahibine ancak saygı duyulur.

Adalet Ağaoğlu, önce ve sonra bir yazardı.
İyi bir yazardı.
Büyük değerimizdi.
Gitti.

Rûhu şâd olsun!