5 Ocak Adana'nın kurtuluş günüdür.
5 Ocak, Adana'nın kurtuluşunu kutlama vesilesiyle Bayrak şiirinin yazılış günüdür.
Ve 5 Ocak, Ârif Nihad Asya'nın 1975'in Ankara ayazında Nümûne Hastahanesi'nde bu dünyadan göçtüğü gündür.

Aziz rûhu, şaddır.

Ancak, asıl mânâsında, Türk, yeniden cihana hükmettiği zaman şâd olacaktır.

Der ki:

"Benim, dedemle yan yana
Yazılı kalacak adım...
Yıldızların söneceği güne
Yıldızlar sakladım."

Arif Nihad, Türk Şiiri'nin son asırdaki belki en enteresan şairiydi.
Her konuyu şiire taşıdı.
Hiçbir konudan ve hiçbir histen uzak durmadı.
Şiiri her haliyle yaşar, durmadan söyler, şiirliyazar ve şiirli konuşurdu.

Nesri de şiirdi. Aruz, ona olduğu kadar pek az şaire teslim olmuştur.
Hece ve serbest, âdetâ her an onun tarafından kanatlandırılmayı bekleyen söz ve ses enstrümanlarıydı.

Dilinde yeni bir dil açardı.
Türkçe, onun kaleminde, sözünde, şiirinde bir kuş diliydi.

Mevlevî Şeyhi olduğunu pek az kimse bilirdi.

Damıtılmış bir din duygusunun, tasavvuf neşvesinin, Türklük aşkının ve insan denen muammanın her duygusunu -erotizmin söylenmesi de dahil- tabii ve hatta ulvî görüp gösterecek bir anlayışın tam ve olgun ruhuydu. Tanımak ve birazcık yakınında bulunmak bahtiyarlığını bütün zerrelerimde yaşadığım büyük insanlardandı.

Aziz Hocamı, bir 5 Ocak'ta daha derin hasretlerle hatırlıyorum.

Kubbe-i Hadrâ'da der ki:

"İçsen bu sudan, bir daha dostum, susamazsın...
Bir hal gelir... ağlayamazsın.. susamazsın!"