İlkokul 3. sınıftaydık sanırım, arkadaşım Kağan Sayın'la beraber deliler gibi Tommiks, Teksas denilen çizgi romanları okuyorduk.

O zamanlar çizgi romanların ciddi bir ikinci el pazarı vardı. Mahallemiz Kurtuluş'ta çizgi roman ikinci el piyasasının hakimi ise "dede" lakaplı yaşlıca bir amcaydı. Kurtuluş meydanında şimdiki Carrefour'un önünde tezgah açardı.

Piyasa şöyle işliyordu. Ya kitabı satın alıyordunuz, şimdiki para 5 lira diyelim veya 3 kitap verip bir kitap alıyordunuz.

Demiştim ya Kağan'la ve ben o dönem çizgi roman bağımlısı olmuştuk. Harçlık olarak elde avuçta ne varsa çizgi romana gider olmuştu ve para olmadığı için arzu ettiğimiz kadar kitapta bulamaz olmuştuk. Bazı çok beğendiğimiz Conan, Alaska ve benzeri nüshaları elden çıkarmakta istemiyorduk.

Kağan ve ben baş başa bir toplantı yaptık. Durum ortadaydı ve bir çözüm bulmamız gerekiyordu. Kısa bir envanter çalışmasından sonra ikimizin 50 civarı kitabı olduğunu tespit ettik.

Dede'nin hemen biraz aşağısına bizde hafta sonu gidip tezgahı açtık. Fakat bizim satış şartlarımız daha iyiydi.

2 kitap getirene 1 kitap veriyoruz diye kartona afiş yazdık, fiyattada kafamıza göre indirim yapmış, 4 lira filan yazmıştık galiba.

Dede önce bizi bir uzaktan süzdü, nasıl olsa vaz geçer bu çocuklar dedi sanırım ama biz ertesi günde tezgahı açtık.

Sonra geldi "burada satış izni aldınız mı?" filan dedi, Kağan hazırcevaptır, "Dede amca sen göster iznini biz de ona göre alalım" deyince o mevzuda bitti.

Ve en sonunda Dede nihai teklifle geldi, yeni kitapları ondan 3 liraya alacak, kitapları ise bire bir değiştirebilecektik.

İstediğimize kavuşmuş, binlerce kitaplık bir depo önümüze açılmıştı. Kağan ve ben sevinçten sarhoş gibiydik.

Allah gani gani rahmet eylesin Dede bizimle yaptığı anlaşmaya sadık kaldı, 2-3 sene daha başka ilgi çekici kitaplar buluncaya kadar devam ettik onunla.

Şimdi bu hikayeyi niçin anlattım o kısma gelelim:

Dede'nin yerine uluslararası büyük şirketleri koyun, bizim yerimize de yerel küçük şirketleri.

  1. Eğer pazara girişte engel yoksa, "izin meselesi" küçük bir sermaye ile dahi doğru strateji ile herkese meydan okunabilir.
  2. Her malın bir ikamesi vardır. Veya her ürünün bir benzeri vardır, üretmeseniz bile ticaretle rekabeti yapabilirsiniz.
  3. Küçük olmak bizdeki örnekte olduğu gibi bazı avantajları da getirir, az karlılıka tamah edip fiyat kırabilirsiniz. 
  4. Küçük birikim sahipleri birlik olabilirlerse rekabetçi sermaye oluşturabilirler. Kağan ve benim kitapları birleştirmemiz gibi.
  5. Strateji ve operasyon modeli doğruysa kısa dönemde dahi çok ciddi kazanımlar elde edilebilir. 

Türkiye'nin mevcut öz sermaye yetersiz, ufuksuz bırakılmış para sahiplerine bence uygun bir örnektir anlattıklarım.

Sizi eşit görebilmeleri için illa paranızın denk miktarda olması gerekmez, aklınızın da denk olduğunu ispatlarsanız herkes masaya oturur.

Kalın sağlıcakla, iyi haftalar gönül dostlarım!…

Halil Ibrahim Bayrakçı