Birkaç gündür havuz dolusu medyanın yayınlarında dikkatimi çeken bir husus oldu.

Aslında gündem zengini güzel ülkemde yazacak çok husus var da, bir süredir klavye oynatmaya vaktim olmuyor. Hem havalar soğuduğundan beri sıkça yapılan, "Memleket çok soğuk, Silivri daha soğuk" şeklindeki soğuk espriler de daha bir üşütüyor adamı. Zaten fatura korkusundan evde kombiyi de açamıyoruz...

***

Efendim takıldığım (veya taktığım) habere göre, yetkililer çeşitli vilayetlerde soğan depolarını basarak güya stokçu ve zamcılara dur demişler.

İktidar ve medyası her konuda olduğu gibi elektrik, doğalgaz ve benzin fiyatları zirvelerde dolaşırken, enflasyon sepetindeki yeri binde bilmem kaç olan soğan üzerinden algı operasyonu yaparak kendi yaptıkları vahşi zamları gizleyip kusuru her seferinde başkalarına yıkmakta da mahirler…

Malum havuzun habercileri, sayın yetkililerin yaptığı soğan operasyonlarını yazılı ve görüntülü medyalarında köpürtüyor da köpürtüyor.

Öyle ki, Fetö'yü olağanüstü bir operasyonla paketleyip Ankara'ya getirmişler veya PKK elebaşılarını "bir gece ansızın" indirip, stratejik ortakları ABD'nin koyduğu kelle başı ödülleri ülkemizin hazinesine kazandırmışlar sanırsınız.

Çocuk havuzunda bile bu kadar şakırtı olmaz ama bu adamlar algının şeyi, profesyoneli olmuşlar. Resmen birkaç depo soğanda fırtına çıkarttılar ve ülkedeki her ekonomik olumsuzluğun anası olan enerji zamlarını perdelemeyi başardılar…

Helal olsun valla, soğandan mı soyandan mı bilmem ama benim de gözlerim yaşardı…

Algıya bakın, depoları basıp satışa sunulmamış soğanları yakalamışlar. Bilmem kaç depo kapalıymış, satış yapmıyormuş da suçüstü yapılmış da, ondan sonra soğan fiyatları yirmi beş kuruş kadar gevşemiş de…

Mişş mişş de mışş mış…

Sanki millet her dakika soğan yiyor. Hem o soğanlar tabi ki depolarda olacak, çayıra mı istiflenecekti?

Ayrıca o stoklar olmasa gelecek hasat zamanına kadar nereden soğan alınacak?

Yoksa yandaş bir iş insanı limanların birine ithal soğan gemisi çekti de içeri sokmak için alt yapı mı hazırlanıyor?

***

Herkes bilir ki, kıymalı pide ve börek satan yurdum börekçilerini saymazsak, dört kişilik normal bir aile, haftada en fazla bir buçuk, hadi bilemedim iki kg soğan tüketir. Vatandaş gerektiğinde melemeni soğansız yapar, hatta icabında bir-iki öğün soğansız yemek pişirip günü geçirebilir ama yediden yetmişe herkes ve bütün sanayi tesisleri 24 saat elektrik, su ve doğalgaz tüketmek zorundadır. Mecburi durumda komşudan bir baş ödünç soğan alabilirsiniz ama doğalgaz alamazsınız.

Hadi, "Topyekûn" normal değiliz ve yediden yetmişe soğan sever bir millet olduğumuz için sarfiyatımız yüksek diyelim. Normal olmayan bu dört kişilik aile, döke-saça soğan yese ve A Haber izlerken mehter eşliğinde eğlence olsun diye evde herkes birbirinin burnundan-kulağından soğan soksa, ayda en fazla on kg soğan tüketebilir. Bu da hepi-topu yıllık yüz yirmi kilo soğan demektir. 

Soğan yemezseniz ölmezsiniz ama kombiyi yakmazsınız, grip, nezle, zatürree, bronşit olabilir hatta donup ölebilirsiniz. Elektriği açmazsanız da A haber izleyip, memleketin güllük gülistanlık olduğunu ve sair devletlerin bizi kıskandığını öğrenme şansınız olmaz...

Yani demem o ki, "İki tane soğan deposu bastık, fiyatlar ucuzlayacak, enflasyon düşecek, döviz lobisi çökecek, ekonomi düzelecek" algısı yaratan arkadaşların, yola çıkmışken akaryakıt, doğalgaz ve elektrik zamcılarını da ziyaret etmelerini rica ediyoruz.

Çünkü zammın kaynağı Ankara'da...

Fakat "Memleketin yarısı karnını soğan-ekmek ile ancak doyuruyor o yüzden soğan fiyatı bizim için çok önemli" derseniz başvuru mercii yine Ankara'dır.

TÜFE'deki etkisi binde iki civarında ancak olan soğana erkeklik yaparak memleket düzelmez…

Soğan erkekliği yaparak hiç düzelmez…



22.11.2018