"𝑸𝒖𝒊𝒅 𝒓𝒊𝒅𝒆𝒔? 𝑫𝒆 𝒕𝒆 𝒇𝒂𝒃𝒖𝒍𝒂 𝒏𝒂𝒓𝒓𝒂𝒕𝒖𝒓!"

𝑯𝒐𝒓𝒂𝒕𝒊𝒖𝒔

Nasreddin Hoca, oğlunu bir terzinin yanına çırak vermiş. Aradan iki yıl geçmiş, sormuş: "Ne yaptın oğlum, öğrenebildin mi terziliği?" "Az kaldı baba..." demiş oğlan; "İki yılda bir dikişi sökmeyi çok iyi öğrendim. Bir de dikmeyi öğrendim mi tamamdır..."

İktidar, yirmi yıllık iktisat yönetiminde ekonomiyi mahvetmeyi çok güzel öğrendi. Bir yirmi yılda da onu düzeltmeyi öğrenseler, tamamdır!

***

Hoca, eşeğine saman yüklemiş, katmış önüne. Bakmış ki bir taraf biraz fazla yüklü, hayvan yana çekiyor; şu fazlalığın ucundan azıcık yakayım da yük dengelensin, diye düşünmüş. Tabii saman harlayıp tutuşup eşek telaşla kaçmaya başlayınca hoca ardından bağırmaya başlamış: Aklın varsa göle koş göle!

Doları on lira yapıp hiç gocunmayan iktidar, ölmek üzere olan imalatçıya bağırıyor: Aklın varsa ihracata koş ihracata! Yüksek kur ihracat için tek şart ya!..

***

Bu, İncili'nin en sevdiğim latifelerinden: İncili soğuk bir kış günü bir at arabasına binmiş, filan yere çekmesi emrini vermiş. Yanında güvenlik tedbiri bâbından bir ok ve yay bulunduruyormuş. Yolda haydutlar arabanın peşine düşünce arabacı bağırmış: Okun ve yayın var, bir şey yap beyim! Hava buz gibi, İncili ellerini cebine sokmuş, tabii soğuktan burnu akıyor; "Arabacı burnumu sil!" demiş. Arabacı öfkeli, ulan burnun zamanı mı, çek vur şunları; yok; mecbur silmiş yolcusunun burnunu. Haydutlar yaklaşıyor, yine aynı diyalog, İncili'nin eller yine cepte, emir yine aynı: "Arabacı burnumu sil!", arabacı siliyor. Üçüncü defa aynı şey yaşanıyor, arabacı burnumu sil, siliyor. Ve artık elleri ok atacak kıvamda ısınmış olan İncili okunu yaya sürmüş, kalkmış ayağa, "İlkinin alnından!", tak indirmiş, "İkincisinin kalbinden!", tak, "Üçüncüsünün gözünden!", o da yerle yeksan... Gururla yerine oturan İncili, ellerini bu defa keyiften cebine sokmuş, yine "Arabacı burnumu sil" demiş. Arabacı, "Beyim sen bizi eşkıyadan böyle bir celadetle kurtardın ya, artık değil burnunu, nereni desen oranı silerim!" demiş.

Ak Parti 20 yıldır sanayi ve yapısal reform konularında "Arabacı burnumu sil" diyor. Kemal Derviş programı etkisini yitirene kadar eller cepte oturdu. Bol likidite ve pozitif beklentilerin ekmeğini yedi. İşler iyi giderken bunu başaran kendi değildi ki bozulunca düzeltme hakkında bir fikri olsun. Yine de ekonomi ve sanayiyi bu saatten sonra düzeltsinler, gayrı ne deseler yapmak farzdır.

***

Bu da muhalefete! Birkaç varyantı olan bir Nasreddin Hoca fıkrası. Hoca eşeğini kaybetmiş, şükretmeye başlamış. Neden üzülmüyorsun da şükrediyorsun hoca, diyenlere, ya üstünde ben de olsaydım, demiş.

CHP ve İyi Parti, iktidarda olmadıklarına şükrediyorlar, onların da bir derde derman olacak iki satır projesi yok ya! Onların da çarkı kendince dönüyor, neme lazım!

***

Hasan Pulur ve Çetin Altan bu tarzda ne güzel yazılar yazarlardı. Allah rahmet eylesin.