Bir ülkede, üst üste Genelkurmay Başkanlarının birer sene arayla görevden alındığını hayal edin ne düşünürsünüz? 

  1. Hükümet ordu üstünde kontrolünü kaybetti.
  2. Ordu savaşa girip kaybediyor herhalde. 
  3. Ordu kendi içinde disiplini kaybetmiş. 


Yukarıdaki düşüncelere benzer şeyler aklınızdan geçer. Hiç kimse "Her sene ordularının reisini değiştiriyorlar, ne kadar güzel" demez sanırım.

Hah işte Merkez bankası başkanı Genelkurmay başkanından çok daha önemli bir adamdır. 

GK başkanı savaş zamanı bir işe yararsa yarar, Merkez bankası başkanı 7/24 herkesle muhataptır.

Devlet olmanın gereği üç temel şeydir: Ordun olacak, vergi toplayacaksın ve para basacaksın. 

Devlet olmanın üç ayağından biridir işte para basılması ve yönetimi. 

Onun için kolay kolay yönetimlerle oynanmaz. İstikrar görüntüsü verilir.

Para bir kağıt parçasıdır. Bu kağıt parçasını, tuvalet kağıdından ayıran şey, üstündeki imzalar ve o imzaların sahiplerinin çalıştığı kurumlara olan güvendir.

İşte onun için paraların arkasında devlet başkanlarının değil, merkez bankası başkanlarının imzası vardır. İşte onun için her sene kafasına göre Uganda'da bile merkez bankası başkanı değiştirilmez ki Uganda merkez bankası başkanı 19 senedir aynı adamdır.

Belli kurallara, teamüllere, şeffaf süreçlere uyulur Merkez Bankası başkanlarının seçiminde. Kimsede siyasi kişiliği olmuş bir insanı Merkez bankası başkanı yapmaz. 

Ancak diktatörlüklerde olacak bir garipliktir bu çünkü. 

Erdoğan yönetimi ise tam tersini yapmaktadır. 

Gitsin Ahmet, gelsin Mehmet... O da olmadı eski bakanın, Bayburt eski milletvekili Naci Ağbal Merkez bankası başkanı olsun zihniyetindedir Erdoğan yönetimi. 

Bu atama Merkez bankamızın fiilen saygınlığının, bir diktatörlük merkez bankası benzeri olarak faaliyetine devam edeceğinin kanıtıdır. 

Allah cümlemizin yardımcısı olsun!...