Ülke gündemimiz siyasi partilerde lider değişimleri ile çalkalanıyor, atama ile gelip giden parti başkanları, koltuğa sıkı sıkı yapışmaya çalışan genel başkanlar derken, özellikle bir değişim fırsatı yakalayan MHP acaba kimle yoluna devam etmeli...

Türk Milliyetçiliği felsefesi bu ülkede, özellikle demokrasi mücadelesinde hep öncü olmuş bir harekettir. Unutulmamalı ki tek adama karşı mücadele ruhunu ortaya koyup ülkeye özgürlükleri ve demokrasinin başlangıç adımlarını getiren de, Cumhuriyeti kurup Türk Milletine kendi kendini yönetme iradesini teslim eden de hep Türk Milliyetçileri olmuştur.

Bir kez daha Türk Milliyetçilerinin önünde Türk Milletine öncü olmak, Türk milletinin özgürlüklerinin teminatı olmak fırsatı doğmuştur, kişileri değil olguları konuşmayı tercih eden biri olarak, Dünyada değişmekte olan lider profiline dair bazı konulara değinerek, seçilecek kişide olması gereken hususiyetleri veya seçilecek olan liderden beklememiz gereken davranışları göstermek isterim.

Bakalım nasıl değişiyormuş bu lider profili;

Tanrı'dan güç ve yetki almış lider anlayışından bu yana tarih içerisinde önce toplumsallaşma ardından demokratikleşme ve bireyselleşme derken lider fotoğrafı ve halk içindeki değeri giderek değişmektedir. Tüm dünyada özellikle çağımızla beraber yükselen bireyselleşme ve bilginin paylaşımı ile lider odaklı ekiplerin yerini hedef odaklı, bilgi işleyen ekiplerin üyesi liderler almaya başlamaktadır.

Söz konusu durum özellikle kurumsal işletmelerde ön plana çıkmış ve özellikle demokratikleşme ve bireyselleşme süreçlerini tamamlamış ülkelerde siyasette de görülmeye başlamıştır...

Bu çerçevede; her ne kadar ülkemiz için bunu söyleyemesek de, günümüzde Avrupa'da olağanüstü durumlar haricinde artık bir Margaret Thatcher, Churchill örneklerine rastlanma ihtimali çok azalmıştır. Benzer durum kıta Avrupası'ndan yeni dünyaya da taşınmış Amerika Birleşik Devletleri'nde de son iki seçimde eski karizmatik lider tanımlamalarına uymayan birisi Barack Obama başkanlık seçimlerini kazanmış ve ülkeyi bu yeni anlayış çerçevesinde yönetmeye başlamıştır. Trump gibi birinin seçilmesi ABD'nin post modern ülkelerin bir adım gerisine düştüğünün kanıtı olacak gibi görünse de bir sonraki seçimler de Obama'nın temsil ettiği kişisel değerlerin çok daha kuvvetli dönüşünü göreceğimizi düşünüyorum.

Konuyu saptırmadan, bu yeni lider anlayışının temel noktalarının neler olduğunu irdelemek MHP'nin ve ülkemizin geleceğinde siyasi yapının şekillenmesinde faydalı bir yapının nasıl olabileceğini görmek açısından önemli olacaktır;

Yeni tip lider bir süreci yönetirken sırasıyla ihtimalleri değerlendirir, raporlara bakar, uzmanları dinler, muhalefetle tartışır ardından en faydalı olacağını düşündüğü konuda karar verip uygular. 

Eski tip lider ise önce karar alır daha sonra o kararı kabul ettirmek için muhalefetle tartışır, uzmanları düzeltme yapmak için görevlendirir sonra sonuçlar açısından ihtimalleri değerlendirir

Yeni tip lider ideallerin ve demokratik kararların belirlediği hedefler çerçevesinde ekiple beraber ekibin bir parçası olarak, ekibi sevk idare etmek için çalışır. Ben değil biz odaklıdır.

Eski tip lider ise lider çevresinden saygı bekler, hiyerarşik ilişkilere önem verir, çalışanlarını bir kaynak olarak görür, yerel bir kafa yapısı ile ve "büyük bir lider" olarak çalışır 

Kendi koyduğu hedef ve idealler çerçevesinde ekibin hedefi gerçekleştirmesi için onları motive eder, yöntemlere karışır, başarısızlık durumunda hesap sorar

Yeni lider modeli uzlaşmacı ve orta yolu bulucudur

Eski tip lider ise çatışmacı ve istediğini yaptırıcıdır

Yeni tip lider topluluğa hitap ederken önce akla sonra gönle seslenir ve gerekirse bireyleri tek tek ikna etmek veya uzlaşmak için çaba gösterir

Eski tip lider ise hitap ederken önce gönle sonra akla seslenir, ruhlarını ateşlediği büyük toplulukların farklı düşünen bireyleri içinde eritmesini bekler.

Yeni tip liderin seveni de nefret edeni de elbette ki vardır ama, topluluk içinde ne onun için öldürecekler ne de onu öldürmek isteyenler bulunmaz.

Toplum içinde; Eski tip lider için ölmek veya öldürmek isteyecekler de, onu öldürmek isteyecek kadar nefret edenler de bulunur.

Yeni tip lider daha da güçlü olmak için muhalefetin sesini güçlendirir

Eski tip lider ise daha da güçlü olmak için muhalefetin sesini kısar

Yeni tip lider ekibini oluştururken adamları liyakatine göre sıralayıp varsa kendine sadık olanı seçer

Eski tip lider ise ekibini oluştururken adamları sadakatine göre sıralayıp varsa liyakatlisini seçer

Yeni tip lider demokrasiyi ve insan haklarını sindirmiştir, tercihlerinde bunun tüm etkisi görünür

Eski tip lider için demokrasi, kendisini seçen bir mekanizma, insan hakları ise kendisine hizmet ettiği sürece vardır.

Yeni tip lider ilişkilerinde daima bir açık kapı bırakır ve bunu taviz olarak algılamaz

Eski tip lider için ise dostsa dost, düşmansa düşmandır bunun aksi taviz ve hainliktir

Yeni tip lider halkı, ekibini, muhalefeti dinler ve hedeflerini ona göre koyar

Eski tip lider dinlermiş yapar ve bildiğini okur

Yeni tip lider siyaset dışında çoğunlukla akademik eğitimli ve çok hakim olduğu bir mesleğe sahiptir

Eski tip lider siyaset dışındaki pek mesleği yoktur olsa olsa sanatçı veya sanatçı ruha sahiptir

Görünen o ki, uzun yıllar alsa da insanın değişmesi ile politika ve siyasette değişmektedir, ama tüm bu değişim içerisinde iyileşme olup olmayacağı aslında erdem ve ahlak noktasına kilitlenmektedir, o noktanın ise dün, bugün ve yarınla ilgisi yoktur, zamanlar üstü insan içi bir konudur... Özellikle Tanrı tek Tanrı'da olmuş Türk Bilge Kağan ifadesinde kimlik bulan Türk lider profili insan-ı kamil vasıfların hem taşıyanı hem savunucusu hem de yayıcısı olmak durumundadır. 

Bu noktada, lider değişirken erdem ve ahlakın nasıl gelişmesi gerektiği insanlığın cevap vermeye cesaret edemediği bir soru olarak kalmamalıdır. 

Akıl fikir ve bilgi ile, yürek cesaret ile, gönül ise aşk ile huzur bulur, akıl, fikir, yürek, cesaret, gönül ve aşk ise bir potada eridiğinde insan-ı kamilin hamuru ortaya çıkar. İşte o hamurla yoğrulmamış lider hangi tipten olursa olsun ne halkına ne insanlığa mutluluk getiremeyecektir belki de dilimizden düşmeyen "KUT" budur kimbilir...

Halis ELGİN