İttihat ve Terakki ile biraz haşır neşir olan herkes bilir Yakub Cemil'i... Teşkilatın gözü kara fedaisi, durdurulamayan adamı. Siyasi kolun bile başına bela olan bir asker. Bugünlerde laftan anlamayanlar için birebir çözüm Yakub Cemil'in izlediği politikadır. Bilmeyenler için şöyle ufak bir özet geçelim; Yakub Cemil, Çerkes ve Lezgi kökenli bir Osmanlı subayıdır. 1897-1907 yılları arasında, Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü buhranlı dönemde, anavatan Rumeli'nde baş kaldıran Dahili Makedonya Komitesi'nin peşine düşen, Enver Paşa ile bu komiteyi bitiren, daha sonra Libya çöllerinde İtalyanlara karşı savaşan, burada çok sevdiği Enver Paşası ile ters düşen ve bir gece ansızın İstanbul'a dönen, Babıali Darbesi sırasında yine Enver Paşa'nın yanında bulunarak Nazım Paşa'yı vuran ve darbenin gerçekleşmesini sağlayan, Pakistan'a, Azerbaycan'a, Batı Trakya'ya gidip Teşkilat-ı Mahsusa için çalışan ve en sonunda Kağıthane'de kurşuna dizilen bir adamdır. Baht utansın!

Bu olaylardan en önemlisi ise 23 Ocak 1913 senesinde Enver Paşa'nın gerçekleştirdiği Babıali darbesinde çok kilit bir rol oynamasıdır. Çünkü Enver ve Talat Paşalar, o güne vakit çoğu zaman 'sağduyu' politikası uygulamışlardır. Babıali darbesinin önündeki en büyük engel olan Nazım Paşa, Yakub Cemil'in silahından çıkan kurşun ile vurulmuş ve darbenin önündeki en büyük engel kalkmış oluyordu. O gün çıkan çatışmalarda Sadaret Yaveri Nafiz Bey ve Kıbrıslı Tevfik Bey'de vurularak ölmüşlerdi. Fakat bu adamların vurulması ile, Harbiye Nazırı Nazım Paşa'nın vurulması kesinlikle bir değildir. Çünkü Nazım Paşa, Enver Paşa'nın bile çekindiği bir isimdir ve Yakub Cemil silahını ateşlemeseydi kesinlikle darbe başarısız olacaktı...

Sonuçlarına ve olayın gidişatına değinmeyeceğim. Umarım başka bir yazımda. Fakat şunu belirtmek isterim ki, Talat Paşa siyasetinden anlamayanlar, Yakub Cemil ile muhatap olsunlar. Dikkatimden hiçbir zaman kaçmadı, kendisine muhalif olanları her türlü iftira ve karalamaya boğan, ille demokrasi diye yola çıkanları hain ilan eden, tehdit eden ve gerekirse süpürürüz diye zırvalayanlara bu Talat Paşa siyaseti fazla bile. Daha sert durulmalı ve gereken cevap anında verilmeli.

Çözüm tabi kimseyi vurmak değil. Veyahut kimsenin canını yakmak değil. Fakat şu unutulmasın ki çözüm, orta yolu bulmaktır. İş uzatıldıkça daha çok kan kaybedilir ve bu işten zararlı çıkan yine partimiz olur.

Şunu da eklemek isterim ki Talat Paşa siyaseti diye kendisini örnek vermemin sebebi kesinlikle Yakub Cemil'e nazaran daha sağduyulu olmasıdır. Bu yazıda baz aldığım şey Babıali olayıdır. Talat Paşa'nın siyasetini bir sonraki yazıma bırakıyorum.