Hükümet ortağı olduğu dönemde, 2000 yılında, ikiz yasalara attığı imza ile seneler sora AKP hükümeti tarafından uygulanan 'Açılım' ihanetine meşruiyet verdi.

Aynı yıl, bu ihanet yasalarını eleştiren rahmetli Ali Güngör'ün, Bülent Ecevit'i eleştirdi diye ihracına karar verdi.

2001'de „Para Yok" dedi, Türk Dünyası Kurultayının iptal kararını verdi.

Senelerce süren yanlış liberal ekonomi politikasının sonucu olarak patlak veren krizde IMF'nin uygulamalarının tüm cefası çekilene kadar iktidarda kaldı. Ne zaman kriz duruldu, uygulamalar etki göstermeye başladı, 2002'de ortağı olduğu hükümeti çökerterek erken seçim kararı verdi.
Hemde MHP'nin baraj altı kalacağını bile bile! Dolaysıyla ekonomik düzelmenin tüm meyvelerini Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olan AKP'ye altın tepside verdi.

Beklenen oldu ve MHP TBMM'nin dışında kaldı. 

İstifa kararı verdi…
Tansu Çiller sözünde durdu,
Mesut Yılmaz bile sözünde durdu,
ama kendi sözünde durmadı! 

2007'de tekrar MHP barajı aştı ve TBMM'ine ve Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı ile AKP krize girdi. Abdullah Gül'ün Çankaya'ya gitmesi için toplantı yeter sayısı olan 367'nin sağlanması gerekiyordu. MHP'li bir ismin Cumhurbaşkanı olması mümkün olan teklifleri reddetti. Sadık yandaşları aday olan Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu'nu makam arabasında hırpalarken, kendisi "Biz Meclis'te yerimizi alırız" dedi ve Abdullah Gül'ün Cumhur Başkanlığı yolunu açtı.

Tek bununla da kalmadı.
O dönemde başlayan ve amacı TSK'yı lağvetmek olan ‚Ergenekon' davasının kapatılması konusunda "Adil yargılamayı etkilemeyelim, sonucunu görelim." diye beyan etti. 

AKP'nin işine yarayan bir başka beyanatı kısa zaman sonra geldi;
AKP'nin kapatılma davası ile alakadar 18 Mart 2008'de grup konuşmasında "MHP, başka partilerin siyasetten men edilmesi için sandık dışındaki bir yöntemi asla benimsemeyen, rekabet ve yarışı demokrasinin kuralları içinde yapmayı kabullenmiş bir harekettir." diye konuştu. 

Ve yine 2008'de önemli bir karar verdi.
MHP'nin en coşkulu, en heyecanlı kitlesel tepki gösterisi olan, Edirne'de ki bir ülkücünün Kars'ta ki bir ülkücü ile yüz yüze gelip kucaklaştığı nadir fırsatların en önemlisi olan, yüz binlerce yüreğin bir çarptığı Erciyes Zafer Kurultayı'nı, "Başbuğ'un vasiyeti" gibi akıllara zarar bir bahane ile iptal etti.

2011'de dönemin Başbakan'ı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık sorunları ile alakadar "AKP'de Kaos ülkeye zarar verir." dedi. 

2012 senesinde eğitim sisteminin alt üst eden 4+4+4 sistemine muhalefetten destek veren yine kendisi oldu. AKP ile beraber hareket ederek AKP'nin bugün en önemli siyasi propaganda kozlarından biri olan bu düzenlemenin geçmesini sağladı. 

2013'te Anayasa Görüşmelerinde dönemin Başbakan'ı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni Anayasa'da uzlaşılan 48 maddenin TBMM'den geçilmesi önerisine "Evet" cevabı verdi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır 48 maddelik uzlaşmayı önemli bulduklarını belirterek "Bunun kanunlaştırılması için MHP hazırdır" dedi.

2014 senesinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde camia tarafından tanınmayan ve gerek MHP, gerekse CHP seçmeninde kabul görmesi zor olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Kemal Kılıçdaroğlu ile beraber ortak aday ilan etti. Recep Tayyip Erdoğan büyük bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçildi. 

AKP hükümeti döneminde defalarca tezkere tartışıldı.
Neredeyse hepsinde AKP'nin yanında oldu. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine'de saldırtırız" diye ses kayıtları çıktıktan sonra bile Suriye-Irak teskeresinde AKP'nin yanında yer aldı. 

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra çoğunluğu kaybeden AKP ilk defa Meclis başkanlığını da kaybedebilirdi.
HDP'yi bahane göstererek Meclis Başkanlığı'nın AKP'de kalmasını sağladı.
Biz Neden HDP ile aynı çizgide oluyormuşuz, asıl onlar bizim çizgimize geldi" demek aklına gelmedi. Dolaysıyla Türk siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş 17-25 yolsuzluğunun araştırılmasını imkânsızlaştırdı.

Daha seçimlerin olduğu akşam „Asla AKP ile koalisyon kurmayız." diye açıklayarak AKP'nin eline müthiş bir propaganda argümanı verdi. 

Sen, bilirsin Türkiye" dedi ve Kasım Seçimleri öncesi MHP'nin fikrini ön plana çıkarmaktansa „Şimdi Bahçeli Zamanı" gibi kendi camiasında bile sevilmeyen şahsını odak noktası yaparak MHP'nin pkk'nın siyasi kolundan az sandalye ile TBMM'nde temsil edilmesini sağladı.
Bunu da büyük başarı olarak kutladı. 

Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın "Anayasa Komisyonu yeniden toplansın" çağrısına "Masada 4 parti olmalı." cevap vererek Meclis Başkanlığı konusunda bahane ettiği HDP'nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasası ile alakadar görüşmelerde bulunması şartını koştu. 

Eminim unuttuğum daha bir çok nokta vardır.

Ama gördüğünüz gibi verdi...
Seve, seve verdi,... 
Yeterki isteyen Recep Tayyip Erdoğan olsun, AKP olsun, dünden razı olarak verdi. 

Ama artık "gerekirse verilen fiili destek hukuki boyuta dönüşebilir" miş… 

Artık bu ne manaya geliyor onun yorumunu size bırakıyorum. 

Bu ifadenin yorum yelpazesi ‚koalisyon ortaklığından' ‚doğrudan AKP çatısı altında bulunma'ya kadar açık bence…. 

Gerçi her tür seçeneklerde de davası Bahçelizm olanların sloganları hazır. 

MHP'nin kapısına kilidi vurup AKP'ye geçerse bile hala ‚Lider eleştirilmez' naraları duyacağımızdan emin olabilirsiniz. 
1997'den bu güne olan bitenlerden ders almayanların durumu anlamaları doğuştan amaya gökyüzünün mavisini anlatmak gibi bir şey. 

Ama bu güruh var ya,…
asıl Bilge Ağa'ları şayet koalisyon hükümetinde Başbakan olursa zil takıp oynarlar,
‚Devletin başına devlet geldi' diye yağları erir… 

Olmaz demeyin; 
Neden olmasın? 

Aranan zaten ‚düşük profilli biri' değil mi?