ÇİVİ GİBİDİR TÜRKÇÜLER 

"Tanınmış nüktedanlardan merhum Sakallı Celâl, bir arkadaşı için "çivi gibidir" dediğinde, yanındakiler onun bu sözünü biraz garip karşılamışlar.
Sakallı Celâl, açıklama yapmış:
- Efendim, galiba yanlış anlaşıldı. Çivi demekle onun demir gibi sağlam olduğunu kastetmedim. Kafasına vurmadıkça vazifesini yapmaz da…"

Son yirmi yılda Türkçülük hareketinin geldiği noktayı düşününce bu küçük nükte geldi aklıma.

Türkçülük hareketi bu hallere düştüyse kafasına vurmadan vazifesini yapmayan bizler suçlu değil miyiz?

İnandığımız, yüce Türk milletinin tek kurtuluş reçetesine sahip ülkücülük ve dolayısıyla Türkçülük bugün darmadağınık bir vaziyette ise hepimiz suçluyuz.

Kimse kendini bu suçluluk duygusundan kaçırmaya çalışmasın.

Ne inandığımız gibi yaşadık ne de Türkçü olabildik. Oysa bu yol kutludur diye marşlar söyleyerek inanarak bu yola çıkmıştık.

Bugün ne haldeyiz? Siyasallaşmış çıkarcı bencil koltuk sevdalısı davanın değil de şekillerin harflerin esareti altındayız.

İşte geldiğimiz nokta.

Nasıl kurtulmalı bu aymazlıktan bu gafletten?

Artık uyanmak vakti.

Türkçülük davasına inanmış insanların vazifelerini eksiksiz yaparak Türk milletinin kurtuluşu için birlik içinde olmalılar. Yol belli. ATSIZ " vazife ahlakı" diyor bu yola. Biz de " dava ahlakı" ekleyelim bu muhteşem tanıya.

Önce vazife ahlakı ile Türklük bilincinin birleşmesi zaruridir.

Özellikle son yirmi yıldır Türkçülük fikir sistemi belirli merkezler tarafından sistemli bir şekilde saldırı altında tutulmaktadır. Önce Türkçülük hareketi içine dışarıdan enjekte edilen sulandırma operasyonu gerçekleştirildi. "Türk müsün müslüman mı?" gibi sıradan soruymuş gibi görünen sorulara muhatap oldu. Sonra Türk'üm demek ırkçılık safsatası geldi. Din ile sorgulamalar başladı. Türklük hareketine belirli merkezlerden üretilen cemaat tarikat anlayışı yerleştirildi. ATSIZ'ı unuttuk bir aralar. "Kahramanlık" şiiri "Bozkurtlar" eseridir ATSIZ bir dönem. ATSIZ'ın düşünceleri makaleleri kavgaları yok sayıldı. Oysa ATSIZ bizim yol başımız olmalıydı olmadı.

Sözü burada ATSIZ hocaya bırakalım. Bakalım bize nasıl sesleniyor;

"Türkçülük ülküsü bizden amansız bir vazife ahlakı istiyor. Subay hiç yorulmadan altı saatlik takımımı yatırırsa öğretmen bıkmadan öğreticilik işini yaparsa doktor her şeyden önce yurttaşlarının sağlığı ile ilgili olursa öğrenci herşeyden önce dersini bellemeye çalışırsa ve bütün rütbeler arasında ne caka ne gösteriş ne dalkavukluk ne de ilgisizlik olmadan bir ahenk kurulursa aşağıdakiler yukarının buyruğunu ukalalık saymaz yukarıdakiler de aşağının doğru ihtarlarına kızmazlarsa bütün karşılıklı işlerde görüşme ve konuşmalarda ne ikiyüzlülüğe kaçan nezaket ne de kabalığa kaçan sertlik bulunmazsa vazifenin bizden istediği şey yapılmış olur.
Türkçülerin ilk işi vazifelerini arınmış gönül ve inanmış yürekle yapmaktır " ATSIZ

Başka söze gerek yok.

Tanrı Türk'ü Korusun diyeceğim ama bu Türk'ü Tanrı niye korusun?

Doğan Ay