Gün Sazak'ın Dev-Sol yanlısı teröristlerce kurşunlanarak öldürüldüğünü, söylüyordu radyolar ve haber bültenleri.

İşte her şey ispatlanmıştı. Kim rüşvetçi, kim kaçakçı, kimler hain nihayet ortaya çıkmıştı. 

Gün Sazak ne zaman mafyanın, kaçakçının başına çöreklenip gazetelere manşet olsa şişiniyordu Nihat "İşte" diyordu "İşte şimdi tanısın millet bizi"

Nihat çocuk yaşta politikaya merak salmıştı, aslında onun ki politika da değildi "Türkler birlik olsun, dirliğine sahip çıksın, ele muhtaç olmadan yaşasın" diyordu.

Birileri bu düşüncesine neden karşıydı, bunda kötü olan ne vardı hiç anlamıyordu. Hem ayrılıkta azap yok muydu, ayrı düştükçe ezilmiyor muyduk? Amerikanlar bizim tepemize, Ruslar Orta Asya Türklerinin tepesine binmiyor muydu? Birlik olsak hiç böyle olur muydu?

Nihat akıl sır erdiremiyordu düşüncesine öfke kusanlara. 

Nihayet millet gerçekleri görmeye başlamıştı işte. Başbuğ "Gümrük ve Tekel Bakanlığını" alarak çok akıllıca davranmıştı. Herkesin önem vermediği bu bakanlık kaçakçının, hainin rant kapısıymış meğerse. Büyükleri sohbetlerinde "Türkeş ile Gün Bey kaçakçıların musluğunu kesti" diyorlardı.

Nihat'ın Başbuğ'a ve Gün Beye hayranlığı artıyordu konuşmaları dinledikçe. 

Çocukluktan gençliğe adım atamaya başlayan her insan gibi Nihat'ta geceleri yatağına uzandığında çokça hayaller kuruyordu. 

Eskişehir soğuk yerdi ve uzun kış gecelerinde kömür sobası söndükten sonra bu hayaller ısıtıyordu Nihat'ın içini.

Hayallerinde bazen Başbuğ'un yanına gidiyor "Bu kavgada bende sizinle varım" diyordu. Başbuğ ise o davudi sesiyle 

- Nerelisin evladım sen. Diye soruyordu. 
- Gün Sazak Bayimizin memleketi Eskişehir ilindenim Başbuğum

Başbuğ cevabı duyunca gülümsüyor ve diyordu ki

- Yahu bu Eskişehirliler hep mi böyle atılgan.

İçi sıcacık oluyordu Nihat'ın, düşündükçe içi ısınıyordu.

31 Aralık 1977 tarihinde Milliyetçi Cephe Hükümeti, Ecevit'in, Adalet Partisinden 11 Milletvekiline bakanlık sözü vererek CHP saflarına çekmesiyle devrildi. CHP saflarına geçen 11 Milletvekilinden 10'u bakan yapıldı. 

Artık Gün Sazak Gümrük ve Tekel Bakanı değildi. 

Bu durum Nihat gibi herkesin zoruna gitmişti. Nihat'ın ülkücü abileri "Yakında kıymetimizi anlarlar" diyorlardı. Gerçekten de öyle olmuştu. Yeni Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı'nın adı yolsuzluk iddialarına karışmıştı. Her gün yeni bir yolsuzluk iddiası gündeme düşüyordu. Artık evlerde, kahvelerde ne zaman siyasetten mevzu açılsa Milliyetçilerden övgüyle bahsediliyordu.

- Hökümeti niye devirdikleri belli oldu
- Dış güçler durdurmuyor dürüst adamı koltuğunda
- Yaşattıklarına dua edelim valla, yaşattıklarına dua edelim.

Bakanlık görevi sona erdikten sonra, Gün Sazak efsanesi hepten yaygınlaşmış,solcu yazarlar bile Gün Sazak döneminde ki başarılardan bahseder olmuştu.

Nihat konuşulanları duydukça şişiniyordu. Nasıl gururlanmasındı onun çocukluktan gençliğe adım attığı yıllarda gördüğünü koca koca adamlar daha yeni görüyordu. 

Az kalmıştı, yakında herkes haklılıklarını anlayacaktı. Tüm Türkler birlik olup "Hadi bakalım bizi ezebiliyorsanız, şimdi ezin diyecekti" şölenler kuruladıkça yazın köy ve şehir meydanlarında, kışın ise sobalar geceleri de yakılacaktı, kimse ısınmak için sıcak hayaller kurmak zorunda kalmayacaktı. Hayat, hayaller kadar sıcak olacaktı…

Günler bu sohbetler, bu hayaller ile geldi geçti ve takvim 27 Mayıs 1980 tarihini gösterdi. 

Gülümseten düşlerin yerini artık matem alacaktı. 

Kara haber tez ulaştı her yere.

Eski Gümrük ve Tekel Bakanı MHP Genel Başkan Yardımcı Gün Sazak'ın Dev-Sol yanlısı teröristlerce kurşunlanarak öldürüldüğünü, söylüyordu radyolar ve haber bültenleri. 

Nihat haberi duyduğunda dondu kaldı, sonra amaçsızca yürümeye başladı sokaklarda. Gözüne yaşlar doluyor, etrafından utanıyor, dişini sıkarak ağlamamak için çaba sarf ediyordu. Kurduğu hayaller canlanıyordu zihninde. Yine Başbuğ'un yanına gidiyor "Gün Sazak Beyimizin memleketi Eskişehir ilindenim Başbuğum" diyordu. Lakin artık kurduğu hayaller içini ısıtmıyor, üşütüyordu. 

Evine vardı, çekildi odasına. Artık rahattı, gözyaşlarını saklamasa da olurdu. Yanaklarından süzülürken yaşlar birden sıktı dişini. Kahve sohbetini hatırladı " Dış güçler durdurmuyor dürüst adamı koltuğunda", "Yaşattıklarına dua edelim valla, yaşattıklarına dua edelim."

"Yaşatmazlar yaaa" dedi Nihat. "Siz böyle kahvede miskin miskin oturdukça yaşatmazlar". Öfkelenmişti büyüklerine, durdu devam etti kendi kendisine konuşmaya

- Amma ben miskin miskin oturmuycam, unutturmuycam Gün beyimi.

Geceydi koşar adımlarla çıktı evinden dışarıya, yürüdü, Bahçelievler Lisesinin önünde durdu. Gün beyinin ismini yazacaktı okul duvarına. "Büyüklerden fayda yok, akranlarım unutmasın Gün Beyimi. Okusunlar Gün Sazak olsunlar" diye söyleniyordu içten içe.

Tam yüzünü duvara döndüğü anda yüzüne yansıyan ışıkla irkildi. Döndü baktı ışığın geldiği yöne doğru, ardından gelenlerin polis olduğunu gördü rahatladı. Polisler gitsin ondan sonra yazarım diye düşündü. 

Sonra bir kurşun sesi duyuldu. Şaşırdı! Nihat anlam veremedi sırtında ki sıcaklığa. Sıcaklık yerini üşümeye bırakırken "Ben ne yaptım ki" der gibi etrafına baktı. Dizlerinin bağı çözüldü, boylu boyunca uzandı yere, kanı aktıkça daha çok üşümeye başladı. Gün Beyinin gülümseyen yüzü canlanıyordu gözünün önünde "Oğlum burası sıcacık" der gibi bakıyordu Gün beyi. Gülümsüyordu Nihat, gözleri donmasaydı eğer belki tebessümüne bir damla gözyaşı düşecekti. Gün beyinin hayali bir var oluyor, bir yok oluyordu, yok olduğu anlarda Nihat daha çok üşüyordu. Kanı bedeninden çekildikçe titremeye başladı, böyle olmayacaktı, direnmek istemedi, saldı kendisini Gün beyinin hayaline.

Üzerine gazete örttüler, oysa artık üşümüyordu.


Okan KİLİT


Gün SAZAK: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Eski Gümrük ve Tekel Bakanı, Evinin önünde Dev-Solcu teröristler tarafından çapraz ateşe alınarak şehit edildi.
Nihat AKSU: Gün Sazak şehit edildiği için gece geç saatlerde Bahçelievler Lisesi önünde duvara yazı yazarken, Pol-Der'li polislerin açtıkları ateş neticesi vurularak şehit edildi. 17 yaşındaydı.