Başbuğ'un kabrini ziyarete yasaklayan zavallılık hali

Türk milliyetçiliği Hareketinin tüm değer ve kazanımlarını ablukası altına alıp, kendi uhdesinde olduğunu sananlar gaflet ve dalalet içindedirler. Adama sorarlar mı; bu inisiyatifin sahibi olmak için başkalarının gücüne sığınmanın dışında ne yaptın.
...
Hadi bir tanenizin, bilemedik iki tanenizin sağlık sorunu var; yahu Allah aşkına hepinizin de sağlık sorunu olamaz ya. Kabir ziyaretine mani olmak da ne oluyor. Türk-İslam geleneğinde böyle bir şeyi ne gördük; ne de duyduk. Kabir ziyaretlerinde yakınlarımız için dualarımızı yaptıktan sonra bir de "Kabri başında Fatiha okuyacak kimsesi kalmamışmışların da ruhları için" der, o kimsesizlere dahi sahip çıkarız. Sizler, sergilemiş olduğunuz davranış ile böyle bir nezakete sahip Müslüman Türk milletinin neresinde yerinizi buluyorsunuz; daha doğrusu bulabiliyor musunuz. Rahmetli babaannemin sözü aklıma geldi "Siz nereden türediniz" Allah aşkına... Olmuşken bari, zihinlerimize de prangalar vurun; olsun bitsin.
...
İYİ PARTİ kongresine giden ülkücülerin Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in mezarını ziyaret etmelerine müsaade edilmemiş.
...
Şunu iyi biliniz ki; biz "Cesurlar hareketi"nin mensupları, Başbuğ Alpaslan Türkeş'in evlatları olarak yirmi yıldır ığdış edilmiş aksiyoner bir hareketin menzilinden uzaklaştırılarak; anlaşılmayacak ve anlatılmayacak bir şekilde sağa sola savrulması aşamasında; tam da rahmetli Başbuğ'un istediği ve özlediği şekilde inisiyatifini ortaya koyarak, İYİ PARTİ projesini geliştirip, gerçekleştirdik.
...
Rahmetli Başbuğ belki de ilk defa ibrikten su dökme şeklinde değişmeyen değil, değişen bir ziyaret usulüne şahit olacaktı. İYİ PARTİ projesi ile kabri başına gelmiş evlatlarının varlığı ile gurur duyabilecekti. ama çaresizliğin ve tükenmişliğinin girdabına düşmenin şaşkınlığı ile ne yaptığını bilememe halinin tezahürü sonucu, kadim Türk-İslam geleneğinin uygulanmasına, yani kabir ziyaretine mani olunmuştur. Buna sebep olanların kabarık ayıplar hanesine bir de bu yazılacak ama ayıpları kanıksamak gibi bir huy da geliştirdikleri için kendilerince egolarını tatmin etmiş olmanın dışında elbette bir kazanımları olmayacaktır.
...
Siz oradan Fatiha okumamıza fırsat vermeseniz bile biz buradan okumaya elbette devam edeceğiz. Misyonumuz, Başbuğ Alparslan Türkeş'in hayallerini gerçekleştirmek; vizyonumuz, müstakbel Cumhurbaşkanımız Sayın Meral Akşener ile "Milliyetçi Türkiye"yi inşa etmektir.
Ayağımıza bad olmayın, başka şey istemiyoruz.


Tek adamın tehditi ile İYİ PARTİ'ye uygulanan sansür devam ediyor
An itibariyle on binlerce insanın katıldığı İYİ PARTİ kongresine ilişkin olarak ulusal yayın yapan (Halk TV ve TV 1 hariç) hiç bir TV kanalında haber yok.
...
İngiltere'den bir cenaze haberi, Afganistan'dan bir mağdur kadına ilişkin haber, 1 Nisan şakasına ilişkin sokak röportajları, büyük bir trafonun taşınması, sakal tıraşına ilişkin yeni buluş ve paskalya bayramı için yapılan hazırlıklar ve daha neler neler; hepsi haber konusu oldu ama bir türlü Ankara'da on binlerce inanların katılımı ile gerçekleşen İYİ PARTİ kongresi haber konusu olamadı.
...
Ancak medyanın özelikle de TV'lerin bu duyarsızlığını; büyük bir kısmının yandaş olmasına, diğer kalan kısmının da tek adam rejimin tehdidinden kaynaklandığını düşünüyorum.
...
Bu kadar sansürlenen hareket; eğer ülkenin dört bir yanından on binlerce insanın katılımı ile Ankara'da aynı anda yüreklerini toplu artırmayı başarabilmişse; bundan sonraki sürecin de nasıl tecelli edeceğini muhtemelen kongreyi takip eden muhterem ve avanesinin bakışlarından anlayabiliriz ama tabi ki bilmemiz mümkün değil.
...
Aslında bu durum Türkiye'nin siyasi fotoğrafını, yani bir anlamda siyasetin ne kadar baskı ve tehdit altında olduğunu göstermektedir. Bu psikolojik hal ile insanlarımızı, doların 1 TL olduğuna bile inandırabilirler ama gerçekle karşılaştığında, yani 1 dolarını bozdurmaya kalkan herkes er veya geç doların 4 TL olduğu gerçeği ile karşılaşacaktır.
...
Dolayısıyla bu kalleşlik üzerine dizayn edilmiş siyasi arenada biz İYİ PARTİ'li ler olarak sesimizi duyurabilmemiz için sosyal medyanın gücünden faydalanmak ile kişisel çalışma ve gayretlerimiz dışında bir seçeneğimiz kalmıyor.
...
Bir sözüm de İYİ PARTİ ve "Cesurlar Hareketi"nin arkasında ona destek veren harici güçlerin olduğunu iddia eden ahmaklara olacak.
Öyle bir güç olacak ki; hiç bir TV kanalında; gücünü devreye sokarak, arkasında durduğu, destek verdiği siyasi oluşuma yer verdirmeyecek, olacak iş mi Allah aşkına. Bir siyasi hareketin arkasında yabancı gücün olup, olmadığını anlamak için o siyasi hareketin liderinin yurt dışı seyahatlerini, görüştüğü düşünce kuruluşları, lobileri ile bunlarla görüşmelerinde aracılık yapan kirveleri ve yerli sermaye sahiplerinden, patronlardan kimlerin olduğunu incelemek lazım. Cüneyt Zapsu'yu ve onun "Bu adamı kanalizasyona süpürmeyin, kullanın" sözünü ve daha sonra da AKP'nin kurulma sürecini dikkate alarak, İYİ PARTİ'nin kurulma süreci ile karşılaştırın bakalım örtüşen ne olacak. Meral Hanım'ım pasaportunun dahi olmadığı gerçeği ile karşılaştığınızda utanacak mısınız; ne gezer.
...
Dolayısıyla, İYİ PARTİ; muktedirler hesabını yapmasa da esas gücünü kendisine uygulanan sansürün yarattığı mağduriyetten alacaktır. Ama bizler elbette mağduriyetler üzerinden pirim yapmayı değil, inanmış ve adanmışlığımızdan beslenen çalışmalarımız ile prim yapmayı başarmayı düşüneceğiz ve inşallah da başaracağız.


Mehmetçiğe moral bozmaya mı; moral vermeye mi gidiyorlar
Mehmetçiğe destek için sınıra giden sözde gazeteci ve sanatçılar; sanırım daha çok askerimizin moralini bozuyor olmalılar.
...
Yahu daha dün gibi hatırlıyorum; hele içlerinde bir hatun kişi var ki; "Türk bayrağının altına, diğer etnik kimlikleri de temsilen bir şerit çekilse ne olur ki" teklifine cür'et edebilmiş birisi. Şimdi bu hatun kişi mi Mehmetçiğe moral verecekmiş.
...
Tabi, "Muhterem" devletimizi AKP devleti, askerlerimizi de onun ordusu olarak görünce; doğal olarak seçip, götürdükleri sanatçılar da o devletin sanatçıları oluyor; alan memnun, giden memnun, karşılayan memnun. Peki ya orada bir Mehmetçik "Kral çıplak" dese ne olacak; bunu hiç düşünen var mı. Düşünmezler elbette; çünkü arkasında yıllarca duran yaverin de kim olabileceğini düşünmemişlerdi.
...
Yahu kardeşim bırakın içinden gelip de, kim gidiyorsa gitsin. Ne demek oluyor; seçtiğiniz birilerini, seçmediğiniz diğerleri adına götürüp, Meh
metçiğe "Bunları size moral vermeye getirdim" dayatmasında bulunuyorsunuz. Sonra da "Gerçek sanatçılar sizlersiniz" diyeceksiniz. Yok ya...

Mehmet Soral
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.