Dünya çok değişti ve gittikçe de değişmeye devam ediyor.

Özellikle son 60 yılda bilişim teknolojisi sayesinde insanlığın kazandığı bilgi birikiminin ondan önce insanlık tarihi boyunca edindiği bilgi birikiminin kat be kat fazlası olduğunu söylenmekte.

Konuyla alakadar çok ilginç bilimsel araştırmalar var.

Tabi ki bunun toplumsal ve bireysel hayatımızı etkilememesi beklenilemez. Ne şekilde etkilediğinin boyutu da günümüzde bir insanın sabahtan akşama kadar algılamaya mecbur bırakıldığı 'bilgi miktarını', şöyle fazla değil, 60 yıl evveli ile mukayese ettiğimizde daha anlaşılır hale geliyor.

1966 yılında birey olarak sahip olabileceğiniz bilgi kanalları en iyi ihtimal de günün sınırlı saatlerinde yayın yapan tek TV Kanalı, bir kaç sınırlı radyo kanalları ve gazete ve mecmuadan ibaret diyebiliriz. Sokağa çıktığınız da dükkanların duvar ve vitrinleri nadir değişen levhalar.

2016 yılında kaç TV kanalı var? Hepsi 7/24 durmadan yayında. Radyo kanalları yine öyle, Gazete ve mecmua çeşitliliği ve gibi dakikada değişen bilboardlar, yanan-sönen, dönen elektrikli levhalar. Büyük şehirlerde metro duraklarında reklam-haber karışımı bilgi sunan dev ekranlar bütün bunlar yetmezmiş gibi gerek sanal alemden istediğimiz zaman bilgi alabilmek için, gerekse kendi çevremizle istediğimiz an irtibatta olmak için sürekli yanımızda bulundurduğumuz akıllı cep telefonları.

Yani hiç ihtiyacınız olmadığı bir ürünlere ihtiyaç duymanız için sürekli size empoze edilen reklamlar, zerre sizi ilgilendirmeyen konulardan haberdar edilmeniz ve 60 sene öncesi muhtemelen eşinizden hafa sonu duyacağınız 'Akşama ne pişireyim' gibi bir soruyla zerre ilgilenmediğiniz anda muhatap edilmeniz….

Bütün bu bilgiler arasından, kendinizi ilgilendiren, size veya çevrenize faydalı olan bilgileri süzüp seçmeniz ve diğerlerini düşünmemeyi başarmalısınız.

Bizim kişisel hayatımızda bu böyleyken toplumsal ve milli konularda da aslında aynı.

Özellikle ekonomiyi ele aldığımızda GSMH, ekonomik büyüme vesaire bir sürü teknik terimlerle karşı karşıyayız. Çok azımız bunların gerçekten nasıl ölçüldüğünü ve nasıl hesaplandığını bilmekte. Bu hesaplar hesaplayanlarına da belli bir 'yaratıcı esneklik payı' bıraktıkları için, olayın çok teferruatına girmeden gerçek manalarını anlamak uzamanlar için de kolay değil.

Örneğin Türk ekonomisinin çok güçlendiğini anlatıyorlar bize senelerdir. Büyüme hızları konuşuluyor ve bakmayın son zamanda ki bazı sıkıntı göstergelerine, gerçekten de ekonomi 2001'den sonra belli bir canlanma ve büyüme kaydetti.

Ama bütün bunları konuşur ve tartışırken insan oğlunun bazı değişmeyen özelliklerini göz ardı ediyoruz; temel ihtiyaçlar.

İnsanlar hayatta kalabilmeleri için, suya, havaya, gıdaya ihtiyaçları var. Bir toplumun bu üç unsurun temizine ulaşımı ne kadar rahatsa, o toplumun sağlık seviyesi o kadar yüksektir!

Ve tabii ki temiz su, temiz hava ve temiz gıdadan sonra en can alıcı unsurlardan biri de enerjidir!

Kendi ilaç geliştiren bilim adamları ve üreten fabrikaları varsa, o millet zor durumlarda da başkalarından bağımsız olarak sağlıklı kalmayı başarabilir. Bunun için iyi ve verimli bir eğitim sistemi şarttır!

Milletin kendini dış tehlikelere karşı koruyabilmesi için güçlü bir askeriyeye ihtiyacı vardır.

Özellikle nüfusu kalabalık milletlerde kopukluk yaşanmaması için günümüzde bağımsız ve güçlü bir iletişim şebekesi ve ulaşım şarttır.

İşte bu saydıklarım nasıl 100 yıl evvel bir milletin bağımsız ve egemen yaşayabilmesi ve kalabilmesinin olmazsa olmazlarıydıysa şimdi de aynıdır.

Bu basit koşulları yerine getirmediğiniz sürece, borsanızın % kaç artığı, enflasyonunuzun ne kadar olduğu, döviz kurunuzun dalgalı mı sabit mi olduğu, GSMH'nın ne kadar arttığı… bütün bunların, her ne kadar temel şartlar sağlandığında önemli olsalar da, hiç bir manası yoktur aslında.

Her ne kadar günümüzde küreselleşen bir dünyada bu unsurları bazılarımız geçen yüzyıllardan kalma kalıntı gibi algılasalar da savaş veya başka büyük milli felaketlerden ne kadar zararsız kurtulacağınızı ve galip geleceğinizi belirleyen unsurlar bunlardır!

Bu yönden ne dünya, ne de insan oğlu hala değişmedi ve kolayına da değişeceğe benzemiyor.