Geçende hukukçu arkadaşlara üzüldüğümü yazmıştım.

'Onca sene oku, hukuk, kanun öğren, sonra gelsin biri tüm öğrendiklerinin içine etsin' diye…

Aslında samimi bir itiraftı bu kınama değil, ama sanki kınamışım gibi şimdi kendi başıma geldi.

Cumhurbaşkanı "Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının, para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. Altınla ifade ettiğimiz zaman bu para birimlerinin baskısı altında kalmayız" demiş.

Ben ekonomi okudum.
1 Ocak 2017 itibariyle bankacılık sermaye piyasaları bölümünde 21 yıldır çalışıyor olacağım.

Beni tanıyanlar bilir. Altın ve gümüş piyasaları özel ilgi alanımdır, bu iki kıymetli madenin önümüzdeki yıllar çok artacağını düşünüyorum.

Hal böyle olunca 2 gündür Cumhurbaşkanı'nın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum.

Çalıştığım bankada sermaye piyasaları bölümünde iki Türküz. Diğer arkadaşta yaklaşık 20 yıldır bu işin içinde. O Almanya'ya 8 sene evvel geldi, ondan önce Türkiye'de çalışıyordu. 21 senelik meslek hayatımın 17 senesini Türkiye ve Ortadoğu piyasaları uzamanı olarak geçirmeme rağmen belki yine de bilmediğim, duymadığım bir mevzuat vardır diye ona sordum.

O da anlamamış!

Bu sefer Türkiye'de bilgisine güvendiğim samimi bir arkadaşımı aradım. Aynı zaman da meslektaşım. Geçmişte tek kalem de 650milyon USD'lik işlemler yaptığımız oldu. Bunu yazmamın sebebi gösteriş, hava falan değil. Malum bankacı deyince gişe de havale yapan meslektaşlarımız da var.
Neyse,... arkadaşıma sordum, o da anlamamış!

'Abi yardımcı olamadım kusura bakma' dedi.
'Neyse' dedim, 'demek ki tek salak ben değilmişim.'
'Estağfirullah abi' dedi, 'O salaklık hepimize ait.'

Şimdi işin içinden neden çıkamadığımızı söyleyeyim:

  1. Türk Lirası her hangi bir dövize endeksli değil! Yani Merkez Bankası'nın bir referans verip TL'yi referans para artı / eksi şu kadar pay ile bu paraya bağladığı yok! Dolayısıyla 'para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılması' sadece endeksin referansının değişmesi manasına gelmez! Endeks yok çünkü. Böyle bir adım TCMB'nin politikasında çok daha köklü bir değişim demektir!

  2.  Velev ki TCMB'nın politikasını değiştirerek serbest döviz kurundan 2001 öncesi gibi referans endeksli kura geçtiğini ve referans olarak da altını kullandığını varsayalım;
    Türkiye'nin ekonomisi şu an mevcut anlayışla bunu kaldırabilecek durum da değildir. Altına bağlanmış bir para birimine sahip olan hiç bir ekonomi bu boyutta borçlanamaz. Oysa özellikle 2001'den beri yaşanan büyüme tamamen borca dayalıdır!

  3. Cumhurbaşkanının kafasında (altına doğrudan endekslenmiş TL hariç) altınla alakadar nasıl bir plan olursa olsun, uluslar arası piyasalarda altının USD üzerinden kota edildiğini bilmesi gerek.
    Yani altının borsada fiyatı sabit kalsa da USD'nin oynaması bu endeksi (artık bu her neyse, nasıl bir şey düşünüyorsa, anlayamadım) yine etkileyecektir!

  4. Ama bence asıl can alıcı nokta şu:
    01.01.2016'dan beri USD TL'ye karşı %18,09 değer kazanmışken altın %30,37 değer kazanmış!
    Yani bu yıl TL'nin altına karşı olan değer kaybı USD'ye karşı olan değer kaybının neredeyse 2 katı!

01.11.2002'den itibaren bakıldığında USD TL'ye karşı %168,83 değer kazanırken altının %1012,57 değer kazandığı görünüyor!
Yani 01.11.2002'den beri TL'nin altına karşı olan değer kaybı USD'ye karşı olan değer kaybının 6 katından fazla!

Yani olaya neresinden bakarsam bakayım bir çıkmaz söz konusu.

Aklıma nedense David Cameron'un Sarkozy'ye dediği bir söz geldi:

'Sayın Sarkozy,
susmak için yine müthiş bir fırsat kaçırdınız!
'