Diyor ki, "Durum ortadayken sen tutmuş halâ Hükümeti eleştiriyorsun. Zaman demokrasiye sahip çıkmak zamanı değil mi?" 

Ben de diyorum ki, a be güzel kardeşim: Bok yiyen yemedi mi diyorum? Bok yiyenin siyasi sorumluluk anlamında kaşıkçısı kim, ben ona bakarım. Padişahlıkla yönetiliyor olsaydık iki yeniçerinin kellesini alır, iki vezire parmak atar, gerekirse sadrazamı sallandırırdık. (Kaldı ki bu ülkede padişahlara da darbe yapılmıştır). Veya hukuk devleti olmasaydık, meselâ Kuzey Kore gibi olsaydık, küçük enişteyi itlere boğdurur, etlerini de kargalara yedirir bir güzel rahatlardık. 

Güzel kardeşim: Gel gör ki demokrasilerde sorumluluk tamamen siyasi iradenindir. Siyasi oluşumlara devleti daha iyi idare edeceği düşünülerek oy verilir. Yönetemediği düşünüldüğünde de değiştirilir. Şimdi; ister PKK terörü ve KCK yapılanması olsun, ister adına "paralel" bilmem ne denen, nerede başlayıp nerede bittiği benim malumum olmayan ama devletin bilmesi gereken bir oluşum karşısında daha düne kadar kargaların güleceğini iddia eden, ardından ne hikmetse yolsuzluk belgeleri ortaya döküldüğünde kandırıldığını söyleyen bir siyasi yapı ülke yönetme ehliyetine sahip midir? "Sahiptir" diyorsan hangi ölçütlere göre sahip olduğunu da anlatır mısın?

Mesele devlet içinde şu ya da bu yapılanmanın varlığı ise, bırakın devlet içindekileri, PKK/KCK'yı meşru bir muhatap kabul edip "müzakere"ye girişiyorsa sorumluluk taşıması gereken elbette Hükümettir ve ben elbette muhatap olarak Hükümeti alırım. Bakmayın muhalefet partilerinin iktidara oy vermişlere şirin görünmek adına demokrasicilik oyunu oynamasına, "milli irade" yalanlarına. Demokrasilerde sınırsız yetkili, sıfır sorumlu Hükümet olur mu? Demokrasilerde iktidarı hukuk karşısına çıkmaya zorlamayan muhalefet olur mu?

* * *

Demokrasi kültürü ve ahlâkı şunları gerektirir:

• Savcısı oldukları bir dava çöktüğünde ve "yanılmışız/kandırılmışız" dendiğinde beklenen şey istifadır.

• Bir zamanlar kargaların güleceğini söyleyip de, devlet içinde devlet oluşumuna müsaade ettiklerini itiraf etmiş olduklarında yapılması beklenen şey istifadır.

• Milyar dolarların, avroların havada uçuştuğu yolsuzluk iddialarında savcının henüz mahkemeye iddianamesini bile sunamadan tutuklanması mıdır demokrasi ahlâkı, yoksa istifa edip aklanmak için mahkemeye gitmek midir?

• Terör örgütüyle pazarlık yapmak zaten suç olduğu halde, bir de dönüp "biz pazarlık yaparken onlar şehirlere bomba yığıyor, silah depoluyordu" deniyorsa yapılması beklenen şey istifadır ve yargılanmadır.

Örneği çoğaltmanın anlamı yok. İktidar, her kandırıldığını söylediğinde "devlet yönetmeyi beceremedik" demiş sayılır. Yasal olarak suç işlemiş olduğunu da itiraf etmiş sayılır. Bunun hukukî karşılığı yargılanıp aklanmaktır. Siyasî karşılığı, siyasi sorumluluğu kabul etmek ve istifa etmektir. Siyasi sorumluluk kabul etmeyen bir yönetim demokrasiden, millî iradeden bahsedemez.

Demokrasi neden güzel bir yönetim şeklidir biliyor musun? Çünkü demokrasilerde "Allah'tan başka kimseye hesap vermem" mantığı yoktur. Çünkü demokrasinin olmazsa olmazlarından biri de bağımsız hukuk yapılanmasıdır. Hukuk sistemi taraf veya bertaraf edildikten sonra halâ demokrasiden söz edilemez. Bir sürü "Demokratik Abugidik Cumhuriyeti" vardır ama kimse onları DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ saymamaktadır.

Bugün meydanlarda oluşunuzu "demokrasi için" diye temellendirmeyin. Yoksa, "yalancının?" der, cevap beklemeden devam ederim…