Lider teşkilat doktrin..

Bu üçlüye getirilen eleştirilmezlik zırhı ülkücülerin sorgulama yeteneğini yok etme amacı taşıyordu. Bunu arzulayanlar başardılar.. Bir hareket veya dava başarıya sorarak, sorgulayarak ulaşabilir. Bunun aksi düşünceden başarı beklememiz sadece bizi kandırır.
Bu eleştiri veya sorgulama önce kendimizden başlamalı.
" İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır." Düsturunu unutmamalıyız.
İnsanı insan yapan sorgulama yeteneğidir. Ülkücü bu mantıkla hareket etmelidir. Sadece ülkücüler değil ülkücü kuruluşlar da bu çizgide olmak zorundadır. İşte bu ilkenin yok olması ile karşımıza farklı bir görüntü ortaya çıkardı.
Ülkücü kuruluşlar bu arada kurşun asker yetiştirme yuvasına döndü.
Durum bu noktaya gelince ülkücü dünya görüşü zafiyete uğradı ve son yıllarda rotamızı yitirdik..
Biz neredeyiz, kimiz…

Hangi değerler bizim önceliğimiz.

Uğruna ölümü göze aldığımız yüce Türk milletinin dertlerine nasıl çözüm üreteceğiz?
Bizi biz yapan değerlerimiz kültürümüzü yitirdik... Yani ülkücüler rotasını yitirdi. Hem de öyle böyle değil bu rota yitirme işi. Bu rota kaybı ile dünyadaki gelişmeleri okumamız gelişmelere karşı öngörülerimiz yok oldu. İşin acı tarafı rota kaybolunca hareket sloganlara sıkışıp kaldı.
Slogan ve konserlere sıkışan bir hareket.

Okumayan yorumlamayan sadece dün ile yaşamaya çabalayan bir hareket. Evet sadece dün ile ayakta durmaya çalışan bir dava…

Bütün bunların üzerine sadece oy alma sevdası ile ortaya çıkan siyasal hareketle karşılaştık. Yani bu hamle ile ülkücü hareketin siyasallaşma süreci başladı. Siyasetin kirli ayak oyunlarından bihaber olan ülkücüler için zorlu bir süreç başlamış oluyordu. Siyasetin ayak oyunlarını kabul etmeyen veya edemeyen ülkücüler siyaset sahnesinde kaybolmaya başladı. Belki oy aldılar ama davayı askıya aldılar siyasetin baronları. Siyasallaşma süreci ile davanın değil kişisel hesapların öne çıktığı bir dönem başladı.
Yani hareketin varlık sebebi kişilerin siyasi ihtiraslarına kurban edildi.

Doğan Ay