İstanbul seçimlerine az bir süre kala propaganda yarışı da hızlandı. Görsel ve basılı medyayı takip etmediğim için bu propaganda süreçlerinden arınmış, sakin bir dönem geçirsem de sosyal medyada Yıldırım - İmamoğlu çekişmesi son sürat devam ediyor sanırım.

Kim kazanır bilemem ama kimin kazandığından bağımsız olarak şunu söyleyebilirim ki; Beklediğiniz o temiz, şeffaf, adam kayırma- torpil işlerinden uzak yöneticiyi bulmanız mümkün değildir.

Bunun sebebi ise şahıslar değil sistemdir. Şöyle açıklayayım:Ülkemizde siyasi partiler kanunu, seçim sistemi ve vatandaş algısı üçlü bir mekanizmadır. Bir insanın aday gösterilmesi ; (Temayül yoklaması kültürü olmadığı için) Parti genel başkanının iki dudağı arasındadır. Yani aday gösterilen herkes genel başkanını memnun etmekle mükelleftir. Özellikle bir sonraki dönem için bir niyeti var ise. Bunun gereği olarak partiden gönderilen insanları işe almak, partiye dolaylı yardım yapmak (otobüs, kumanye, reklam desteği, arsa-bina tahsisi vs.), zorundadır. Bunu yasal yolla yapamayacağı için kayıtdışı ikinci bir kasa tutarak buraya para aktarmanın yollarını bulmak mecburiyetindedir. (Yüklenicilere fazladan bedel ödeyerek paranın bir kısmını ikinci kasaya aktarmak gibi). Ayrıca bu dönem seçim için borçlandığı (çok ciddi paralar harcanıyor) kişilere bunun karşılığını ödemesi gerektiği gibi bir sonraki dönem adaylık niyeti varsa onun bütçesini de şimdiden kayıt dışına çıkartmalıdır. Hatta İstanbul gibi bir belediyede ise medyada yer alabilmek için kendisine kanal kuracak parayı bile dışarı çıkarmayı düşünebilir. (Örnek:Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde kanal 7'nin kurulması veya Akparti iktidarında Atv ve yan kanallarının satın alınması vs.)

Ayrıca, kendisi şahsi bir beklenti içinde olmasa dahi aile fertlerinin (birkaç derece uzak bile olsa) bu imkanı değerlendirme çabası olacaktır. Örnek olarak; Bakan çocuklarının ülkede hangi işleri yaptığı herkesin malumudur.

Tüm bunlar ışığında; "Falanca gelip bizi kurtaracak" diye ummak sadece boş bir hayaldir. Daha öncekiler nasıl davrandı ise o da benzer durumlarda benzer tepkiler vermek durumunda kalacaktır. Yani "Gereğini yapacaktır."

İşin özü; Sorun insanlardan ziyade sistem sorunudur. Siyasi partiler kanunu, seçim sistemi ve halkın gerçeği araştırmadan algı ile rahatça yönlendirilebilmesi sorunları değişmeden hiç kimse bir kahraman beklemesin. 

Kaan ÖZASLAN
15.06.2019