Gençlerin dilinde level atlamak. (Türkçeyi katletmeye de güzel bir örnek ama konumuz bu değil) Bir üst seviyeye yükselmek olarak da ifade edilebilir. Kısacası bulunduğu konumu parasal ve makam olarak bir üst noktaya taşıyan ülkücüler bizim konumuz. Destanlaşan ülkücü hareketin destanlara sığmayan tarihi var ya işte oralardan süzülüp gelen ama geldiği yeri,dava arkadaşlarını ve hatta davasını unutanlaradır sözümüz.

Onlar sınıf atlayan ülkücüler artık. Takım elbiseli marka arabalı yediği önünde yemediği arkasında olan ülkücümsü tiplere sözümüz. Ha sözümüz derken Allah daha çok versin hani bizim de onlarda yoktur gözümüz.

Adama sorarlar madem ki gözün yok ne diye konuşursun? Haklısınız aslında ama…

İşte o "ama" var ya her şeyi berbat ediyor.

Çok sevdiğim değer verdiğim bir ağabeyimizin sayfasında gördüm kahroldum. "Ben söylerem tamburam ne çalar" hesabı bir tartışma aslında. Durum hiç öyle değil. Vatandaş bilmem nerenin ülkü ocakları yönetiminden. Ağabeye diyor ki " bilmem ne partisinin belediye başkanını şikayet etme iban gönder." Duruma bakın.

Yıllarını bu dava için cezaevinde geçir Başbuğ'un yanından hiç ayrılma dünkü çocuk gelsin hava atsın.

Yeni moda ülkücülük bu.

Gelelim ikinci sınıf atlayanlara. Bunlar bir zamanlar ekmeğini paylaştığı cezaevi arkadaşlarını dışarıda unutan eski tüfekler. Belirli bir makama ve ekonomik güce ulaşan bu muhteremler davanın çilesini çekmiş işsiz güçsüz kimsesiz arkadaşlarını görmezden gelenlerdir. Oysa otursan ne hikayeler anlatırlar geçmişe dair. Hâlbuki ölümü paylaştığı ülküdaşları perişan. Bu perişanlığı görmezden gelir bu eski tüfekler.

Bu dava için mücadele veren çilekeşleri unutmak görmezden gelmek işlerine geldiği zaman onları hatırlamak ülkücülük müdür?

Bunlar da sınıf atlayan sınıf atlarken ülküdaşlarını unutan tiplerdir.

AHDE VEFASI OLMAYANDAN ÜLKÜCÜ OLMAZ UNUTMAYIN.

DOĞAN AY