Akla gel ki bunu yazan Türk milletinin vergisiyle yaşamını idame ettiren ve 'yüksek kültür' üretmesi beklenen bir profesör:

"Vietnam savaşına katılmayı reddeden Muhammed Ali'yi göklere çıkartan Türkiye muhafazakar'lığı, Türkiye'deki vicdani retçileri hain ilan etmektedir. Bu olay dahi Türkiye'deki muhafazakar'lığın ikircikli halini iyi özetlemektedir. Muhafazakar'lık duruma göre vaziyet alıştır."

Muhammet Ali asker kaçağı olmadığını, sadece Vietnam işine karşı olduğunu açık açık söylemişti. Şimdi bu ve benzeri profesör veya bilmem neyimin kasımpaşalılarının muhafazakârlar hakkında söylediklerini geçiyorum, ki iki yazı yazarak muhafazakârlara söylemediğimi bırakmamıştım. Kaldı ki bunları söyleyenlerin 'saçılım süreci' bitene kadar 'muhafazakâr iktidar'ın kıçını yalayarak beslendiklerini unutmadık…

Belediyenin yaptırdığı köprü çöktü diye harakiri yapan belediye başkanları gördük ama boktan politikalarıyla ülke çökerken istifa etmeyi bile düşünmeyen, aksine halâ muhalefete hönküren, gömlek değiştire değiştire vücudunun nuru gittiği halde sağa sola çemkiren İslamcı ve liboşlar kadar karaktersiz ve toplumun inançlarıyla oynayarak muhafazakârlıktan beslenen kimse var mı?

* * *

Muhammet Ali'nin Vietnam eleştirisini "Cumartesi Anneleri" ile karşılaştıran da olmuştu. Yanıbaşımızdaki "Suriye'yle ne işimiz var, Esat'tan bize ne?!" deseler anlarım, ki onu zaten biz söylüyoruz. Ama adamsılar vatandaşı olduğu ülkede askerlik vazifesini yapmakla, ABD'nin binlerce kilometre ötede bir ülkedeki çıkar savaşını karşılaştırıyor. Vatandaşı olduğu ülkede terör estiren, kalleşçe pusu kurup çoluk çocuk öldüren teröristlerle Muhammet Ali'yi karşılaştırıyor. Yani, "nasıl oluyor da Muhammet Ali'yi tebrik ederken PKK'yı alkışlamıyoruz? Nasıl oluyor da 'TC'ye askerlik yapmam' diyenleri anlamıyoruz, empati ve sempati duymuyoruz?"

İşte, Türk solunun ve de Türk siyasi İslamcılığının —aslında Türk değil Türkiyeli dememi isterler sanırım— acıklı durumu aidiyet meselesindeki tutumundadır. Kendilerini bir millete, bir devlete, bir fikre ait hissetmiyorlar. Bu tipler, "İngiliz de kalsa farketmezdi, namazımızı kılardık" diyecek kadar fahişe ruhludurlar. Her gün gelişebilecek yeni durumlara intiba sağlamaya hep hazırlıklı bu fikir fahişelerinin kaybolduklarında dönecekleri bir 'sabit'leri de yoktur…

Cumartesi anneleriyle ve "TC'ye askerlik yapmam" diyenlerle Muhammet Ali'nin duruşunu benzetenler Muhammet Ali'nin, Malcolm X'in duruşuna kurban olsunlar. (Her boku yemeye alışıklar gerçi ya, gene de "taştaşlarını yesinler" diyemedim)…

* * *

Evet, devlete ben de kızıyorum ama teröristle mücadele ediyor diye değil. Sırf seçim kazanmaya odaklı birilerine teşne oluyor diye… Dün iftar saatinde Sultanahmet'ten canlı yayın yapan Nihat Hatipoğlu'nu izledim. Bu kadar hurafe ve putperestlik ancak liboşların destek verdiği muhafazakâr İslamcıların iktidarında tavan yapabilirdi…

* * *

Reis kılıklı birileri 150 yıllık sapmadan bahsediyor ya, o kadar cahiller ki bilimsel aydınlanmaya ayak uydurmaya çalıştığımızı göremiyorlar. Şimdi döndük mü Ortaçağlar kültürüne, olduk mu Ortadoğu ülkesi? Reis, "Ortadoğu'ya bataklık diyorlar yahu!" demişti bir zaman. Bence de bataklık değil, dört kitapta yeri olan Cennet'in ta kendisidir Ortadoğu. O kadar Cennet ki nedense peygamberler hep oradan çıkmış, yani Cennet'tekileri uyarmış. Gel de hikmetini kavrama…