Sağa sola bakarak gaz maskesi isteyeceği bir arkadaş arıyor, gözleriyle. Ben o ara telefonla konuşuyorum. Gaza maruz kalmış arkadaşlar, Alsancak hastanesinin bahçesine sığındıklarını söylüyorlar.

​Otobüsteyiz. Yanı başımda esmer benizli bir arkadaş oturuyor. Biraz tedirgin, sürekli ön koltukta oturan bayan ile sessizce hararetli bir şeyler konuşuyor. Üstü biraz kirli, işten yeni çıkmış diye düşünüyorum. Elinde bayrak var, belli ki bizim gibi eylem alanına Gündoğdu meydanına gidiyor. Birden O'nunla konuşma ihtiyacı hissediyorum. 

- Memleketin neresi biraderim? 

- Diyarbakır abi . İşten apar topar çıktık, üstümüzü bile değiştiremedik. 

Elbiselerinin kirliliğinden biraz utandığını hissediyorum. Olsun, hepimiz işten çıkıp geldik, böyle de çok yakışıklısın diyorum. Gülüyor. Yüzünde az önceki tedirginlikle, sesini kısarak soruyor: 

- Abi Sevinç pastanesinin orada biber gazı atıyorlarmış. Kız kardeşim ben de geleceğim diye tutturdu. Biz nerde insek alana sence nereden girsek?
- Sevinç pastanesinin o tarafta ineriz, diyorum.

Şaşırıyor
- Abi zaten o tarafa gaz atıyorlar, diyor.
- On dakikaya kadar gidecekler, emin ol. Ben falcıyım. 

Gene gülmeye başlıyor. 

- Abi yanında gaz masken var mı, diye soruyor.
- Ben kullanmıyorum. Bıraktım, diyorum.

Daha sesli gülmeye başlıyor. Sesi ciddileşiyor:
- Abi bizde var. Sana da bir tane bulmak lazım.
- Gerek yok. Az sonra gidecekler dedim ya.

Sağa sola bakarak gaz maskesi isteyeceği bir arkadaş arıyor, gözleriyle. Ben o ara telefonla konuşuyorum. Gaza maruz kalmış arkadaşlar, Alsancak hastanesinin bahçesine sığındıklarını söylüyorlar. Diyarbakırlı yol arkadaşım o ara maske bulmuş, sevinçli bana uzatıyor. 

- Gerek yoktu. Nede olsa gideceklerdi, diyorum. 

En sonunda dayanamayıp soruyor:

-Abi, sen nereden biliyorsun ya?
-Ben çok tarih okurum, diyorum. Halkın karşısında uzun süre baskı kurabilen bir kuvvet yoktur. 

Ön koltukta, oturan emekli öğretmen olduğunu söyleyen orta yaşlı bir hanım beni tastikliyor. 

"Doğru söylüyor, öyle bir kuvvet yoktur.' 

Eylem yerine ulaşmamıza beş dakika kala, otobüsün ön tarafından bağıran bir gencin sesiyle irkiliyoruz.

-Arkadaşlar Sevinçin orada inebiliriz. Polis çekilmiş. 

Otobüste bir alkış tufanı başlıyor. Şoförde kornasıyla alkışlara eşlik ediyor. Gaz maskesini Diyarbakırlı gence geri veriyorum. 

- Abi gene de kalsın, tedbir iyidir, diyor.
-Gerek olursa ben bulurum, diyorum. 

Maskeyi, ihtiyacı olan başka birisine verir diye, sahibine iade ediyoruz. 

Eylem alanına vardığımızda otobüs boşalıyor. Tamamı çapulcu yolcular, İzmir marşını söyleyerek neşeyle iniyorlar araçtan. Tam otobüsün kapısına geldiğimde omzuma dokunuyor Diyarbakırlı. 

-Abi vallahi bildin, diyor. 

Otobüsten indiyor tokalaşıp ayrılıyoruz. Arkalarından bakıyorum bir süre. Kız kardeşi koluna girmiş, ellerinde bayrak, boyunlarında gaz maskesi ilerideki kalabalığa doğru yürüyorlar. Onlar yürüyor, kalabalık biraz daha büyüyor gözümde. 

KALABALIKLAR BÜYÜYOR... KALABALIKLAR BÜYÜYOR...

Okan Kilit