"Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır"

T. Fikret

Birileri tarafından hep edebiyatı yapılıp hep istismar edilen bir konudur şehitlik...

Hep şehit olma arzusundan dem vurulur...

Yüzlerce koruma ve zırhlı araçların arasında durup başkalarının canı üzerinde kürsülerde esip savurmak kolay tabi...

Heyhat, bakarsınız şehit evleri hep varoşlardadır; kırsaldadır. Ekseriyetle yolsuz, susuz ve elektriksiz; derme çatma kulübeler, sıvasız gecekondular olarak...

***

Yiğitler vatan için can verirken, her şeyi aşındırıp yozlaştırmakta mahir olan siyasetçilerimiz, ucuz politika malzemesi yapa yapa şehitliğin de canına okuyorlar.

Belki farkında değiller ama bilsinler ki, şehitliği öldürüyorlar...

Şehidi öldürüyorlar...

***

En son Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup konuşmasında "Eğer yeri gelirse ben de bir Bozkurt gibi Afrin'e giderim, bu vatana bu millete taşıdığım canı seve seve vermeye hazırım" dedi.

Yüz kişiye anlattım, birisi bile inanmadı iyi mi...

Çünkü yaptıkları, yapacaklarının göstergesiymiş kişinin...

***

Bence de o yer hiçbir zaman gelmeyecektir amaben yine de Devlet Bey'in içtenlikle söylediği bu şehit olma arzusunu yürekten destekliyorum...

Yakın çalışma arkadaşlarıyla bir tim oluştursalar fena olmaz aslında...

O zaman Afrin, öz hakiki gerçek bozkurt görsün...

Küffar, topukları kıçına vura vura Trump'ın anasının orasına kadar kaçmaza ne olayım...

***

Devlet Bey, olur da gerçekten savaşıp şehit olmak için Afrin'e giderlerse, ayaklarının dibinde kurban kesecek, lokma dağıtıp davullu-zurnalı uğurlama töreni yapacak gönlü zengin, kesesi geniş dostlarımız da var icabında...

Gözü arkada kalmasın...

***

Bu arada şehit ve şehitlik kavramını son yıllarda en fazla kullanan iktidarı düşündüm de, meselâ Hükumet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Adalet Bakanıyken 2016 yılı Aralık ayında Kayseri'de yaşanan terör saldırısı sonrası: "Bu aziz milletin evlatları gerektiğinde şehit ve gazi olmakta tereddüt etmeyecektir" demişti.

Eyvallah, hiç bir itirazımız yok...

Biz, "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" diyen bir ekolün takipçisiyiz...

Canımızdan geçeriz, vatandan geçmeyiz...

***

Yine başbakan Yardımcısı Fikri Işık, 24 Aralık 2016 yılında yani Milli Savunma Bakanı olduğu yıllarda: "Şehit vermeyi göze alamazsak bu topraklar bize kıyamete kadar vatan olmaz" deyip kendinin de şehit olmak istediği belirtmişti...

Sayın Işık'ın bu isteğine de duacıyız, ebeden daima...

Zaten bütün AKP yönetimi zaman zaman şehitliğin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatıyor. Şehit olmayı çok arzu ettiklerini söylüyor...

Şehit olma arzusuyla yanıp tutuşan, kefen giyip mitinge abdestli gelenleri bile var...

Maşallah Barekallah...

***

Ama haliyle kafama takılıyor:

İktidardaki partinin bütün mensupları şehitliği bu kadar kutsal olarak anlatıp övdüğü halde, niye koruma ordularıyla geziyorlar?

Şehit olup cennete gitmeyi arzulayan bu arkadaşlarımızı korumaların arasında dolaşmaya zorlamak insan haklarına aykırı değil mi?

Bu arkadaşların, günah işleme özgürlükleri olduğu kadar şehit olma özgürlükleri de olmalıyken, kalın koruma duvarlarının arkasına hapsedip bu haklarını engellemek haksızlık değil mi?

Bu devlet ne yapmak, nereye varmak istiyor?

***

Hiç düşündünüz mü: Cephede canını ortaya koyanlar Bozkurt yaparken, kürsüde bol keseden sıkanlar niye Rabia yapıyorlar?

Ve şehitlik, cennete birinci mevkiden direk bilet sağlıyorken, en büyüğümüzü niye sadece gazilik unvanı ile geçiştirmeye çalışıyorlar?

7.2.2018