MHP'de muhaliflerin her girişimi, şu ana kadar genel merkez tarafından bertaraf edilmiş, boşa çıkarılmış görünüyor. Pek çok kimse için bu tesadüfi bir durum değil, aksine kuvvetle muhtemel bir sonuç. Bilhassa hukuki metinlerdeki boşluklar, yargının siyasallaşması, siyasi partiler kanununun demokratik olmayan yapısı, en başından genel merkezin elini güçlendiren silahlar. Muhalif isimlerin buna rağmen giriştikleri mücadele, her ne kadar meşru ve doğru ise de sonuç almaktan uzak bir mücadele yöntemi.

Aslında muhalifler bugün sonuç almaktan gittikçe uzaklaştıkları mücadelelerinde en büyük kaybı 1 Kasım gecesinde yaşadılar. Demokratik refleksleri gelişmiş ve günü okumasını bilen bir muhalif hareketin daha o gece sonuç almayı bilmesi gerekirdi. O gün alınamayan sonuç, kaçırılan tren, bir daha asla o kadar yakın bir ihtimal olamayabilir. O gece hesap kitap derdine düşmeden, bir refleks olarak bu reaksiyon gösterilebilirdi, ancak samimiyetsiz ve korkak siyasetçilerle, reisçilik oynayan reislerin beceriksizlikleri yüzünden bu fırsat kaçırıldı.

Bunlara rağmen muhalifler açısından sonuç almak hala mümkün mü? Bence bu hala mümkün ancak yöntemin ve araçların tamamen değiştirilmesi gerekiyor. Bir olağanüstü kurultay hala gerekli ama sadece genel başkanın kim olacağına karar vermek için. Tüzük değişikliği, delegelerden tekrar imza toplamak gibi usuller terkedilmelidir. Bu yol, vakit kaybından başka bir şey değildir. MHP genel başkanının bu yöntemler dışında, hukuk içerisinde kalarak istifa etmesi sağlanmalıdır.

İstifa edecek olsaydı zaten bütün bunlara gerek olur muydu diye soranlar olacaktır. Bu konuyu biraz daha açmalıyım. Genel başkanın istifa etmesini sağlamak politik araçlarla sağlanabilir. Sokak hareketleri, siyasi koalisyonlar, onu yalnız bırakmaya ve partiyi işlemez hale getirecek her yöntem, hukuk içerisinde kaldığı müddetçe ısrarla denenmelidir. MYK'da ve başkanlık divanında yer alan isimler üzerinde çalışılmalı ve istifa etmeleri sağlanmalıdır. Diğer yandan genel başkanı hala hareketin lideri olarak gören ülkücüler üzerinde de etkili olacak bir propaganda üzerinde çalışılmalıdır. Halk üzerinde her hangi bir itibarı kalmayan genel merkez yöneticilerinin bütün çalışmaları tek tek incelenmeli ve yaptıkları hatalar, yanlışlar kamuoyu ile anında paylaşılmalıdır. Bahçeli için var olan çıkmaz yolun, MHP için çıkmaz yol olmaması için her türlü mücadele meşrudur.

Muhaliflerin, Anadolu coğrafyasında değil de Norveç'te siyaset yapıyorlarmış havasında giriştikleri bu hukuki mücadeleden sıyrılarak, mücadeleyi asıl olması gereken alana, politik arenaya taşımaları gerekmektedir. Böylelikle, adayların etrafında oluşan taraftarlarının da birbirlerine karşı değil, genel merkeze karşı söylem geliştirmeleri mümkün olur ve muhaliflerin bölük pörçük bir yapı sergilemesinin de önüne geçilmiş olur.