Aslına bakarsanız demokrasilerde muhalefetin sorumluluğu iktidarın sorumluluğundan daha büyüktür.

Bu sorumluluk sadece iktidarı denetlemek veya eleştirmekten çok daha ötededir. Muhalefet, iktidarın icra ve söylemlerinde kendini temsil edilmiş hissetmeyen, görmeyen insanlara bir seçenek, alternatif sunmaktır.

Türkiye en az 16 yıldır bu seçenek ve alternatiften yoksun bırakılmıştı.

Evet, 16 senedir Türkiye'ye yön veren şoför koltuğunda oturan bir zihniyetin kemikleşmiş, mantığı devre dışı bırakan ve kendini şartlandırmış bir kitlesi hep vardı. Ve hatta kendimizi kandırmaya hiç lüzum görmeden diyebilirim ki, hala mevcut.

Lakin, o kitleye mevcut olmayan Türk seçmenine samimi başka bir yol sunan muhalefet yoktu. Bunu ne MHP'nin genel başkan koltuğunu işgal eden sundu, ne de CHP'de Kılıçdaroğlu.

Dolayısıyla Türk seçmeninin ciddiye alınacak bir kısmı ya CHP ve MHP'ye istemeye istemeye oy verdiler, ya da 'bunlardan daha iyidir' düşüncesi ile AKP'ye yöneldiler.

Bu duruma, bence çok geç kalınmış olsa da, ilk isyan bayrağını açanlar yine MHP'liler oldu. Parti yönetimlerini değiştirmek istediler. Bu süreç esnasında muhakkak ki gereksiz hatalar olmuştur, hatta benim de eleştirdiğim noktalar oldu, ama gerçek olan şu ki, yönetimden memnun olmayıp, demokratik hukuk çerçevesi içinde meşru bir yolla bu değeişimin gerçekleşmesi, bu insanların hakları gasp edilerek engellendi. Bu vesile ile yeni bir oluşumun kurulması için gereken zeminde Meral hanım önderliğinde tüm zorluk ve zorbalıklara rağmen İyi Parti Türk siyasi sahnesine çıkışını yaptı.

İyi Parti'de her şey mükemmel mi? Gerek Eski MHP seçmeninden, gerekse yeni arayış içinde olup MHP dışından İyi Parti'ye ilgi gösteren insanların beklentilerine İyi Parti arzulanan cevapları sundu mu?

Bu sorunun cevabının büyük çapta insanların beklentilerinle alakadar olduğu kanaatindeyim.

Unutulmaması gereken ise, bu hareketin bir siyasi hareket olduğu, ve müşterek değerlerde birleşmek amaçla oluştuğudur.

Yani herkes kendi açısından eleştirecek noktalar bulabilir. Benim de eleştidiğim, 'ben olsam…' veya 'keşke şunu da şöyle yapsalardı…' dediğim unsurlar var.

Diğer yandan erken seçim kararı ile CHP Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanlığı için aday tayin etti.

Ben CHP kökenli biri değilim. Ama tanıdığım ve 'Kılıçdaroğlu varken CHP'ye asla bir daha oy vermem' diyen bir çok CHP'li arkadaşımın bile tekrar heyecanlanmasını sağladı Muharrem bey.

Dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla kendisi 'uçuk' bir solcu değil. Yani Anadolu insanına yakın bir görüntü sergiliyor. Gerek annesi ve babası, gerek kendi konuşmaları, iktidarın şartlanmış kitlesi haricinde ki kitlelerde 'bizden' biri intibası uyandırmakta.

İlla onun da sergilediği seçim politikasında herkes kendine göre eleştirilecek unsurlar bulabilir. Ben de buluyorum.

Ama gerek Meral hanım, gerekse Muharrem bey 16 senedir, ilk defa bir seçim esnasında, hatta genel olarak Türkiye'de 'muhalefet' denmeye layık bir rüzgar estirdiler.

16 senedir ilk defa insanlarda 'bir şey değişebilir' umudu uyandırdılar.

16 senedir ilk defa insanımız 'biz bunlara mahkum değiliz' hissini yaşattılar.

Yarınki sonuçlar ne olur bilmiyorum,

seçim ne kadar adaletli geçecek,
hangi trafoya hangi kedi kaçacak,

YSK mühürsüz kaç oyu kabul edecek…

Bütün bunları bilmiyorum.

Şayet değişim gerçekleşirse Meral hanım veya Muharrem bey özellikle son 16 yıldır açılan yaralara,

devletimizin, ekonomimizin, hukuk sistemimizin, eğitim sistemimizin hatta toplumumuzun bu kadar tahrip edilmesine melhem olmakta ne kadar başarılı olabilirler bilmiyorum.

Bildiğim iki şey var;

1) Gerçek manada demokrasiyi ve hukuk devletini benimseyen, bağımsız ve hür bir Türkiye arzulayan, kuvvetler ayrımının adaletin olmazsa olmazı olduğuna inanan insanlar için mevcut ile devamın mümkün olmadığı.

2) Gerek Meral hanımın, gerekse muharrem beyin 16 yıldır, seçeneksiz, başka bir yolsuz, alternatifsiz, umutsuz kalan insanlara 'muhalefet' olarak tekrar bir nebze umut oldukları.

Ve bunun için ikisine de teşekkür ediyorum.

Ve umarım Türk Milleti, 16 yıl sonra ilk defa tekrar eline geçirdiği bu fırsatı iyi değerlendirir.

Yarının bayrağımız, vatanımız ve milletimiz için hayırlı olması ümidi ile.