2019 seçimleri öncesinde CHP'nin en kritik kongresini yine Kemal Kılıçdaroğlu kazandı ve böylece Cumhuriyet tarihinin en önemli seçiminden önce CHP değişime ve yenileşmeye kapalı olduğunu ilan etti.

Kurultay her açıdan yanlışlarla ve antidemokratik uygulamalarla doluydu.

Delegelerin bölgelere göre dağılımındaki adaletsizlik, Muharrem İnce'nin adaylığı için imza vermeyen yaklaşık 300 delegenin sandıkta Muharrem İnce'ye oy vermesi, Muharrem İnce'nin hak ederek değil de Kılıçdaroğlu'nun lütfüyle aday olmuş gibi gösterilmeye çalışılması CHP kongresinden akılda kalacak yanlışlar olarak tarihe geçecek.

CHP kongresiyle bir kez daha görüldü ki lidere biat, parti içi otoriterlik sadece AKP ye özgü bir durum değil.

MHP'de Bahçeli'ye biat var. CHP de ise Kılıçdaroğlu'nun delegeler üzerinde gizli bir hâkimiyeti var.

Eğer böyle bir hâkimiyet olmasaydı 300 den fazla delege Muharrem İnce'nin adaylığı için imza vermekten çekinmez ve oyunu gizlemezdi.

Bu durum partide açıkça bir baskının olduğunun ispatıdır.

"Genel başkana karşı olduğumu belli edersem bir daha delege olamam" korkusu yaşayan 300'den fazla delege Kılıçdaroğlu'na karşı olduklarını açıkça ifade edememiştir.

Durum böyleyken ülkedeki tüm otoriterliği, anti demokratlığı AKP'nin üstüne yıkmak kolaya kaçmaktan başka bir şey değildir.

Sorun sadece AKP'de değil siyasi kültürümüzdedir. Sağ ya da sol, iktidar ya da muhalefet fark etmez her siyasi partide liderin sözü parti içi demokrasinin önünde oluyor.
Bu durumun yaşanmasında iki önemli etken var.

Birincisi Cumhuriyet'in ilanından 95 yıl sonra bile hala milletçe fikri hür, vicdanı hür bir millet olamadık.

Hala bir çoban çıksın da bizi gütsün ona bağlanalım diye bekliyoruz. Bu bağlanma duygusu tüm siyasi partilerimizde var. Liderin peşinden körü körüne giden bir çoğunluk ve lideri eleştiren azınlık. Yıllardır böyleydi şimdi de değişen bir şey yok.

İkinci neden siyasi partilerin genel başkanlarının bir liderin en önemli vasıflarından biri olan özeleştiri yeteneğine sahip olmaması.

Ben bugüne kadar hatalı olduğunu kabul eden, yaptığı yanlışın sorumluluğunu üstlenen ve başarısızlığın faturasını kendisine kesip koltuğunu bırakan bir genel başkan görmedim.

Koltuğa oturan kalkmıyor. Şu koltukta büyü mü var yoksa yapıştırıcı mı var bilmiyorum ama sanırım çok rahat olduğu için kalkmak istemiyorlar.

Bu iki nedenden dolayı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 yıldır AKP Genel başkanı, Sayın Bahçeli 21 yıldır MHP Genel Başkanı, Sayın Kılıçdaroğlu 8 yıldır CHP Genel başkanı.

Hadi Erdoğan'ı 15 yıldır iktidarda kalma başarısından dolayı kenara koyalım.

Peki ya genel başkan seçildikleri günden beri her seçimde partilerine hezimet yaşatan Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'na ne demeli?

Ne zaman başarısızlığınızın sorumluluğunu üstleneceksiniz?

Ne zaman partinizi iktidara taşımayı geçtim bir adım bile ileriye taşıyamadığınız için vicdanen rahatsızlık duyup istifa edeceksiniz?

Kılıçdaroğlu'nu genel başkan seçen CHP delegelerine de soruyorum.

Kılıçdaroğlu'nda bizim göremediğimiz nasıl bir ışık gördünüz de tekrardan genel başkan seçtiniz?

8 yılda 8 seçim kaybetmiş bir genel başkandan 2019 da ne bekliyorsunuz?

CHP Kılıçdaroğlu'ndan önce de %25 oy alıyordu. Şimdi de %25 oy alıyor. Ne değişti?

Aldığı oy oranı değişmedi ama CHP nin karakteri değişti. Kılıçdaroğlu'ndan önce CHP nin kapısının önünden bile geçemeyecek insanlar CHP de milletvekili, genel başkan yardımcısı oldu.

Kılıçdaroğlu'ndan önce Mehmet Bekaroğlu gibi bir Atatürk düşmanı CHP de olabilir miydi?

Sezgin Tanrıkulu gibi bir Kürtçü CHP de olabilir miydi?

Selina Doğan gibi bir Ermeni soykırımı savunucusu CHP de olabilir miydi?


Gamze İlgezdi gibi bir Seyit Rızacı CHP de olabilir miydi?

Canan Kaftancıoğlu gibi hem Kürtçü hem Ermenici biri CHP de olabilir miydi?

Kılıçdaroğlu'ndan önce CHP en önemli kırmızıçizgisi laiklik olan ve bu yüzden sağ kesim tarafından çoğu zaman eleştirilen bir partiydi.

AKP iktidarının ilk yıllarında laikliğe sahip çıkan CHP, şimdi devlet tek adamlıkla yönetilirken laiklikten bahsediyor mu? HAYIR

Sözde din adına akıl almaz fetvalar verilirken, imamlara nikâh kıyma yetkisi veriliyorken, çocuk yaşta evliliklerin önü açılıyorken CHP'den sert bir laiklik vurgusu duyabiliyor muyuz? HAYIR.

Ancak bir HDP vekili tutuklandığında CHP herkesten önde HDP vekillerine sahip çıkıyor. Cezaevindeki Demirtaş'a kucaklama mesajları yollanıyor.

CHP bu değil… Atatürk'ün kurduğu parti şu hale düşmeyi hak etmiyor. Sözde "Sosyal demokrat parti hoşgörüsü" adı altında CHP'nin ilkeleriyle bağdaşmayan ne kadar isim varsa partiye alındı.

Madem Kürtçülüğe, Ermeni soykırımı savunuculuğuna bile fikir özgürlüğü olarak bakıyorsunuz. O halde AKP'yi neden eleştiriyorsunuz?

AKP vekili Galip Ensarioğlu'nun Sezgin Tanrıkulu'ndan ne farkı var?

AKP li Yasin Aktay'ın Gamze İlgezdi'den ne farkı var?

AKP de Türk milliyetçiliğine düşman, AKP de Türk'üm demeyi faşistlik sayıyor. Ne farkınız var?

Aranızdaki tek fark AKP İslamcılık yapıyor. Siz ise yaşasın halkların kardeşliği edebiyatı… Yöntemleriniz farklı olsa da gittiğiniz yol aynı.

O halde AKP'li vekillerin, Erdoğan'ın açıklamalarına da fikir özgürlüğü olarak bakmanız gerekir.

Lütfen artık Atatürk'ün kemiklerini daha fazla sızlatmayın ve geldiğiniz gibi gidin…