İYİ PARTİ İstanbul İl Kongresi öncesi ve sonrası
İYİ PARTİ İstanbul İl kongresini yaptı. Buğra Kavuncu ve listesini kutlar, başarılar dilerim. Yine dosta düşmana karşı olgun tavırları, centilmence davranışları ile örnek bir yarış sergileyen diğer adaylara da kendi adıma teşekkür ediyorum.
...
İl başkanlığı ataması yapılalı kısa bir süre geçmiş olan Buğra Kavuncu ve listesinin tercih edilmiş olması; daha önce atanmış delegelerce tasvip görmesi çok olağan olup, sonuçlar üzerinden yıpratıcı yorumlar yapılması; her geçen gün Türk siyasetindeki ''Özgül ağırlığı''nın hissedilir derecede gösteren İYİ PARTİ'yi yıpratacaktır, bundan kaçınmak gerekir diye düşünüyorum.
...
Kongre talebinin zamanlama açısından gereksiz olduğunu düşünmeme rağmen; sadece ve sadece parti içi demokrasinin işlemesi ve İYİ PARTİ kurumsal kimliğinin rüşdünü göstermesi açısından ''Bu olağanüstü kongre talebinin gereği yapılmalıdır'' diye görüşümü beyan etmiştim.
...
Kongrede farklı bir sonucu beklemek; ancak ve ancak delege seçiminin de sandıkta olması ile mümkün olurdu. Ancak güzel bir şey oldu; tam da seçim arefesinde siyasi partiler yasası ve parti tüzüğü gereği partinin seçime girememesi gibi bir ihtimalin tehdidi ortadan kalkmış oldu.
...
Yine bir başka husus da; daha kısa bir süre önce kendisine görev tevdi eden Genel Merkezin, Buğra Kavuncu'ya sıcak bakmış olması; bakmamalarından daha tutarlı olmuştur. Bu siyasetin doğasında belki de en masumane bir davranış biçimidir. Daha üç gün önce atadığınız ismi değil de; diğer isimlerden birisi lehine tutum takınmış olunsaydı; o zaman da ''Kendi atadıklarını harcadılar'' denecekti.
...
Dolaysıyla ''Atanan delegelerle'' tecelli etmiş yönetim değişikliklerinin sonuçlarını demokrasi ve demokratik davranışlar açısından sorgulamanın sağlıklı olmayacağı aşikar.
...
İYİ PARTİ kurulalı çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen demokrasi adına bu kısa sürece çok şeyi sığdırmayı başarmıştır. AKP kurulalı 17 yıl olmasına rağmen bugün İYİ PARTİ'nin yaşadığı parti içi demokrasi tecrübesini hala yaşamış değil. Bu az bir başarı değildir. Artık mahalli seçimlere hazırlık aşamasında; sinerjimizi etkileyecek kısır çekişmelerden uzak durmak için herkesin bireysel anlamda örnek olmayı kendi nefsinde başarmak zorundayız.
...
İstanbul İl kongremizin ve yapılacak diğer kongrelerimizin İYİ PARTİ ve ülkemizin geleceği için hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

...
Kongre sonrası gelişmelere gelince; insaf doğrusu...?
İYİ PARTİ İstanbul İl Kongresi sonuçları üzerinden tartışmaları uzatmanın, hatta bunun üzerinden genel başkanlık yarışının var olduğunu ima etmenin hiç bir anlamı olmadığı gibi müspet bir netice de elde edilemez.
...
Kusura bakmayın ama bu düşünce ve yarattığı zihniyet cumhur ittifakını ve onun müsebbibi olduğu ''Tek adamlı partili cumhurbaşkanlığı'' sistemini kalıcı hale getirip, payidar kılacaktır.
...
Yapmayın, etmeyin Allah aşkına; kongre yapılmasına dair girişimi meşru bir hak görüp, taban olarak destek verdik. Kongre yapılmış, süreç tamamlanmış. Eğitim düzeyi ortalamanın üzerindeki delegeler (atanmış delegeler de olsa) oy kabininde, başlarına dikilmiş genel merkezden yönlendirici olmadan oylarını da kullandıklarına ve seçim yapılıp, sonuç ilan edildiğine göre; hala sonuçlara memnuniyetsizlik üzerinden işi genel başkan arayışına taşımak; hiç kimse kusura bakmasın; kongre taleplerinin arkasında başka şeylerin olduğu anlamına gelir ki; bu da hiç etik değildir.
...
Fark edebildiğim kadarıyla bu kongre sürecinin sonuçları, kongre talebinde olanların niyetlerini çok çok aşarak, başka yönlere doğru evrilme istidadı gösteriyor. Bu eleştirilerime muhatap olan arkadaşların niyetleri böyle olmayabilir (en azından bir arkadaşımızın niyetinden eminim) ama Buğra Kavuncu ile Cemaat ilişkisi kurma küstahlığının ve dolayısıyla buradan Meral Hanım'ı güç durumda bırakma niyetinin aynı sürece denk getirilmesindeki murat ne ise o murada hizmet edeceği aşikardır.
...
İYİ PARTİ'de eksik olan çok şeyle var ama sabırsızlığın,hazımsızlığın ve Türk siyasetinde yarattığı fark edilir derecedeki özgül ağırlığının sinerjisinin yarattığı korku daha da fazlasıyla var.
...
Evet, MHP'den kopup gelmemize dair mazeretlerimiz oldukça meşruydu ama orada tatmin olamamış tüm duyguların, henüz kurulalı bir yıl olmuş İYİ PARTİ'de tatmin etmeyi adeta ana gaye edinip, onun kavgasını vermek; hak ve meşru olsa da; yapılacak yemeğin malzemesi henüz bir araya getirilmişken; huysuz koca misali ''Nerede kaldı bu yemek'' sorgulamasını yapmak vicdansızlık değil de nedir.


Sabahattin Önkibar ve İYİ PARTİ'ye Algı Operasyonu
Sabahattin ÖNKİBAR yazısında Buğra Kavuncu'nun ''Cemaatci'' akraba ve kuzenlerini tek tek sıraladıktan sonra demiş ki;''Yeniçağ gazetesinde çalıştığım dönem Prof. Orhan Kavuncu bir gün büromda ziyaretime gelir.Kendisine Fetullah alçaklığını sorunca şunu söyler:-'Tasvip etmiyorum... Ona sempati duyan çocuklarıma bile sürekli iradenizi kimseye satmayın diyorum''
İşte Buğra Kavuncu, Orhan Kavuncu Hoca'nın oğludur ve Meral Akşener tarafında ısrar ve inatla İstanbul gibi bir merkeze İl Başkanı yapıldı."
...
Adam resmen fitne ve fesat için kendi niyetini ortaya koyuyor, farkında değil. İYİ PARTİ İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'yu fetö ile ilişkilendirmek için O'nun ''Cemaat'' sempatizanı üçüncü derece akrabalarını referans gösteriyor. Ulan adama sormazlar mı; o günlerde herkes ''Cemaat'' için methiyeler düzerken; bak babası Orhan Kavuncu ''Cemaat'' için olumsuz düşüncelerini açıklamış. Bir insan için en yakın referansı babası değil mi dir. Tabi amaç fetö ilişki senaryosu yazmak isteyince done olarak üçüncü dördüncü derece akrabalarını bulabilmişler.
...
Şimdi aklısıra yazmış oldukları bu senaryo üzerinden Meral Hanım'ı sorgulamaya çalışıyor. Sen iddialarının doğru olduğuna inanıyorsan ve de delikanlıysan daha bir yıl önce yazdığın övgü dolu ''Asena Meral Akşener'' kitabını toplatıp, imha edersin; yanılmışım diyerek.
...
Zamanın popüler ismi Meral Hanım'ın ismi üzerinden kitap yazıp, para kazanmak için önce övgü, bir yıl sonsa da yergide bulunacaksın. Bu ne yaman bir çelişkidir Allah aşkına.
...
Doğu Perinçek ne demişti ''Erdoğan Vatan Partisi'nin dediklerini uyguluyor''. Dolayısıyla yine karanlık adam Doğu Perinçek'in yine karanlık bir senaryosunun ürünü olan düşüncelerinin; Sabahattin Önkibar marifeti ile fiiliyata geçirilmesi söz konudur.
...
Meselenin aslı şudur; kurulduğundan beridir İYİ PARTİ'yi ve Meral Hanım'ı hiç muhatap almayıp, hakkında bir kelime sarf etmek istemeyen Erdoğan'ın buradaki amacı; siyasette karşısında CHP haricinde bir cephe daha oluşturmak istemeyişidir. Hele ki bir bayan karşısında; siyasette kullandığı dili kullanamayacağı, kullanması durumunda sıkıntılar yaşayacağını az çok kestirebildiği için tabiri caizse Meral Hanım'a ''Bulaşmak'' ve karşı karşıya gelmek istemiyor.
...
Ancak bizatihi kendi dayattığı yeni sistem gereği ihtiyaç duyulan ittifaklar karşısında Meral Hanım'ın CHP ile son derece başarılı siyaset üretiyor olması; Meral Hanım'dan kaçış stratejisini allak bullak etti. İddia ediyorum ki; Meral Hanım ve İYİ PARTİ'nin siyaseten takip ettiği strateji CHP'ye bile dinamizm kazandırdı. İşte Cumhur ittifakında yaşanan bu panik; Sabahattin Önkibar'ın ki de dahil daha bir çok senaryoların yazılmasına neden olacaktır. Hiç de yadırgamıyorum.
...
Türk-Atlantik Gençlik Konseyi ve ona üye iki İYİ PARTİ'li genç meselesine gelince; birisi zaten partiden istifası daha önce istenmiş ve istifa etmiş. Diğeri de İYİ PARTİ'nin özgül ağırlığında zerresi olmayan birisi. Bütün bunlar İYİ PARTİ'ye kara çalmak için mazeret kabızlığından olsa gerek; ıkına ıkına çıkarabildikleri o kadarcık bir pisliktir. Hiç önemli değil.
YSK'ya güveniyormuyuz?
Seçim hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor etmesine de; YSK'ya her türlü şekilde bir sihirbazın girmesi ihtimaline karşı muhalefetin önlemi ne olacaktır.
...
"Ne yapılırsa yapılsın, Erdoğan gene kazanacaktır" güvensizliğine karşı muhalefetin "Rahat olun, hiç endişe duymayınız. Öyle bir takip sistemimiz olacak ki; AKP ne yapsa seçim sonuçlarına müdahale etmesi mümkün olmayacaktır" güvencesini verip, algıyı zihinlere oturtmak lazım..

ABD Suriye'den çekildi mi...?
Beyler BOP projesi sona ermemiş olup, "Ben BOP projesinin eş başkanıyım" diyen muhterem de hala görevinin başında olup, "Bu görevi bıraktım" da dememiştir.
...
Dolayısıyla, ABD askerlerinin 100 gün içinde Suriye'den çekileceğinin açıklanması; üç ay sonra yapılacak seçimlerde ABD'nin BOP sürecinin eş başkanı 'Muhterem"e bir kıyağıdır. Bunu niçin söylüyorum; A HBR "ABD'yi bölgeden çekilmeye zorladık ve başardık" havası ile sürekli yayın yapıyor da ondan.
...
Kimse aklımızla dalga geçmesin. Rusya oradan çekilmediği sürece ABD kendi askerlerini çekmesi şeklen olsa bile yerine ikame edecek olan binlerce tır dolusu silah ile donattığı altmış bin YPG/PYD'nin insan gücünü var.
...
Yani demem o ki; BOP eş başkanları, ülkemizdeki seçim konjonktürüne uygun olarak belirlemiş oldukları stratejinin gereğini yapıyorlar. Amaç Türkiye'de iktidarın devamını sağlamak, karşılığında da "Kürdistan"ın inşasına devam etmek.
...
Biz Suriye bataklığına niçin girdik; katil Esad'ı cezalandırmak için öyle mi. Hayır, hiç de öyle değil. BOP projesi gereği, ABD'nin Suriye'ye müdahalesinin meşru zemini oluşsun diye. Sonra ne oldu; "Esad"a, "Esed" diyebilmenin bedeli olarak ABD'nin güdümünde Suriye sınırımızda altmış bin eğitilmiş, donatılmış bir "Kürdistan ordusu"nun yerleşmesine; adeta kendi ellerimizle, POP projesi gereği imkan sağlamış olduk. Ya kaybettiğimiz şehitler, göçmenler için ödediğimiz kırk milyar dolar...?
...
Dolayısıyla, Cumhur ittifakının ne yapacağı; nerede, hangi şartlarda ne gibi kararlar alabileceklerini samimiyetimle söylüyorum ki; kestiremiyorum ve aynı samimiyetimle yine itiraf ediyorum ki; Cumhur ittifakının hükümranlığını sürdürmek adına ülkemizin karşı karşıya kalacağı muhtemel riskler beni ürkütüyor.


Bırakalım geyik muhabbetini saadete gelelim
Yeter artık. Yirmi yıldır bıkmadık, usanmadık mı; büyüğümüz, küçüğümüz; yaşlımız, delikanlımız; hepimiz çok bilmişiz müsaadenizle aynı zamanda ükalayız. Ne zaman iki kişi bir araya gelsek konu başlığı "Ne olacak bu hareketin hali" diye diye geyik muhabbeti ile yıllarımızı geçirirken; bu arada "Hareketi" elimizin altından kaydırılarak, izahı mümkün olmayan bir bilinmezliğe doğru alıp götürdüler.
...
Hep dilek ve temenni aşamasında kalan ve yıllarca süren bu tür düşünceleri dile getirme usulümüz ve üslubumuz artık hep beraber kanıksadığımız bir hal aldı.
...
Ancak bir kısım Türk milliyetçisi, ülkücü bu dilek ve temennilerle bir yol alınmayacağını; pratiğe geçmenin gerekliliğine inanarak, önerilerini, düşüncelerini İYİ PARTİ projesi olarak ortaya koyup, ete kemiğe büründürmeye muvaffak oldular.
...
Şimdi bu inisiyatife el atıp, eksiklikleri giderip, güç vermek varken; "Bu inisiyatiften de bir halt olmaz" yaklaşımı veya umutsuzluğunu aşılamaya ne gerek var. Kurulalı bir yıl olmuş. Bazı hatalarını, eksikliklerini de yaşadıkça anlayıp, fark edildiğinde düzeltme yoluna gidilen bir süreçten geçiyoruz.
...
Taban tüm il ve ilçelerde kongre kararı istedi İYİ PARTİ Genel Merkezi "Haddinize mi düştü" demedi; tabanın sesini dinledi tüm il ve ilçelerde seçimli kongreye gidilmesi kararını aldı.
...
Yani demem o ki; ülkücülerin projesi olan İYİ PARTİ projesini yetersiz bulunup, yine ülkücüler marifeti ile bir başka projede; İYİ PARTİ ye karşı muhalif duruşun bir benzeri olmayacak mı. Olmayacağının garantisini kim verebilir. Öyleyse kulağımızı niçin tersten göstermeye çalışıyor ki. İYİ PARTİ ye sahip çıkarak, eksikliklerinin giderilmesi için şahsi beklentileri de konu etmeden, Cumhur ittifakına muhalif duruşun bir şekilde devam ettirilmesi gerekmektedir.
...
Bütün bu söylediklerimi; MHP'nin devlet tarafından ele geçirilip, "Devletleştirilerek" cumhurbaşkanına bağlı bir kamu kuruluşu" olarak görmemden hareketle söylüyorum. Yani "AKP+Balgat mukimi"(Özellikle MHP demiyorum) bütünleşmesi; siyasal İslamcıların fantezilerini gerçekleştirmek üzere inşa edilmiş gerçek bir projedir. CHP'nin durduğu yer zaten belli. Bu siyasal İslam güdümlü, BOP ilintili "AKP+Balgat Projesinin" hayat bulamaması için İYİ PARTİ'nin kurulmuş olması ülkücü zekanın gerçekleştirebildiği en zekice bir projedir.
...
Ülkücülerin bugünkü konjonktürde yapabilecekleri en hayırlı ve sonuç alıcı inisiyatifi; İYİ PARTİ ye sahip çıkıp, destek olmaktır. Başka arayışlar zaman kaybıdır. MHP "Devletin gasbından" ve devletin bir kamu kurumu olma vasfından kurtarılırsa belki başka gelişmeler olabilir ama bu gerçekleştirilse bile geç kalınmış olur; artık devletin Siyasal İslam tarafından dönüşümü tamamlanmış olur. Sonra ne mi olur; milletin tarifi, bayrağın şekli ve Cumhur ittifakınca görevlendirme çalışmaları Almanya'da başlamış olan eyaletler sistemi, dolayısıyla federasyonlara doğru giden süreç başlayacaktır.

...
Hiç bir ülkücünün; Türk milliyetçiliği hareketinin sözde lideri olan birisinin; TC'lerin söküldükleri yerlere tekrar çakılmasını istememe gibi sürüklendiği bir gafletin peşinden gitmesi mümkün değildir.
....
Hiç bir ülkücü; Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet şebekesinin devlete sızmasına sonra da teslim alma girişimi gibi alçakça bir sürecin yaşanmasına neden olan bir iktidarın; bırakın devamı için destek olmayı; bir an önce iktidardan elini çekmesini istemeyen ve "Alternatif biziz" demeyi becerememiş sözde bir liderin peşinden gidemez.
...
Hala üzerimde ayağını hissettiğim; kırılası ayaklara tabure getirip; "Aman efendim, keyfinize bakın, ayaklarınızı istediğiniz gibi uzatın, çekinmeyin, burasını kendi eviniz bilin, şimdi size kahvenizi de getireceğim" gibi bir uşaklığa hevesli olmak hiç bir ülkücünün edep, adap ve şiarına yakışmaz, razı olmamanız mümkün değildir. Eğer ille de birilerinin efendi olması gerekiyorsa; o da bizlere yakışır.
...
Lütfen; üniversitede doğmuş ilmi bir hareketi çapsız, çulsuzların inisiyatifine terk edilmesine müsaade edecek kadar; beş bin şehit ve onların binlerce emanetine ihanet etmemiz düşünülemez. Cumhur ittifakı dışındaki her seçenek; başta ülkücü şehitlerimiz olmak üzere tüm vatan sevdalılara huzur verecektir.
...
Tüm ülkücüler, Türk milliyetçileri kendi öğreti değerlerimize sahip çıktığımız an; Türkiye'nin bundan sonraki süreçte kaderini belirleyecek inisiyatif siyasal İslamcılar'dan Türk milliyetçilerinin inisiyatifine geçecektir. Tüm tarihi geçmişimiz ve geleceğimiz "Allah sizden razı olsun" diyeceklerdir.


Siyaset yapmak bir meslek mi dir.
Siyaset bir meslek olmadığından, kurallarının da olması mümkün değil. Kurallarını, kaidelerini; siyasetçilerin edep, adap ve eğitimlerinin ortalaması belirler ve onların bu düzeyi ne ise; siyaset de onun üzerinden yürür, gider.
...
Mesela 2000'li yıllardan önce siyasetçi ortalaması daha nitelikliydi. Daha sonraki yıllarda geriden gelenler ortalamayı düşürdüler. Özellikle lider konumunda olanların edep ve adap dillerinin kifayetsizliği; 2000'li yıllardan önce olduğu gibi onlara hiç bir zaman bir araya gelebilecek medeni cesareti ve öz güveni vermedi. Her lider kendi belirlediği hareket alanı içinde siyaset yapmayı tercih ettiler. Bir istisna, o da; koltuklarını korumak, hegemonyalarını sürdürmek adına ittifaklar gerçekleştirdiler.
...
Her ne kadar gerekçesi olarak "Devletin Bekası" gibi ulvi değerlere atıf yapılsa da; benim kişisel kanaatim; önce şahsi onuruna, sonra da davasına inanmış ve adanmışlığını koruyamayanların devletin bekasını korumak gibi bir endişenin içinde olabilecekleri iddiası laf-u güzaftır

Mehmet Soral
soralmehmet{a}gmail.com