Bugün kendilerine şeyh, hoca efendi, alim denilenlerin ekserisi akli ilimlere sahip olmadıkları gibi yeterli dini ilimlere de vakıf değiller! Meslek sahibi olmadıkları gibi çalışıp üretmiyorlarda! Dini satarak, devlet ihalesi kovalayarak, devlete mal/ ilaç satarak, sadaka toplayarak Firavun gibi saltanat sürüyorlar!!!

Akıl, ilim ve vicdana baş vurarak İslamcıların mayınlı tarlasına girecegim. İslam akıl, ilim/ bilim ve vicdan dinidir. Allah'ın " El/ Ya Alîm" esması: " her şeyin başlangıcını ve sonunu, gizli ve açığını, yerde ve gökte, dünyada ve âhirette, ezel ve ebed arasında bulunan her şeyi ilmiyle kuşatan." demektir.

Alîm esması, "bilgi sahibi, çok bilen" anlamındadır. Allah " her şey'in, içini, dışını, inceliğini, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir. Bilgisine sınır yoktur. Olmuşları bildiği gibi, olacakları da bilir. Hiç bir şey ilminin dışında değildir." Allah Peygamberimize ilk defa "Yaratan Rabbinin adıyla oku" (Alak suresi, 1) diyerek seslenmiştir. 

Allah, Bakara suresinin 115. ayetinde " Şüphesiz ki Allah, kuşa­tandır, bilendir." diyerek evreni sonsuz ilmiyle kuşatıp, idare ettiğini söyler. Ya Alim esması hikmetiyle hiçbir şeyin Allah'tan gizlenemeyeceği, Allah'ın ezeli ve ebedi sonsuz ilmiyle mutlak alim olduğu, yeryüzündeki her türlü ilmin, ilminin küçük bir yansıması olduğunu anlatır.

İslami ilimler akli ve nakli ilimler olmak üzere ikiye ayrılır. Nakli ilimler bizzat Kur' anın bizlere naklettiği ilimdir. Bunlara dini bilgilerde denir. Din ilmi Kur'an, İman hakikatları ve Sünnet ilmi olmak üzere üç türlüdür. 

Akli ilimler; akıl ile incelenip hesaplanan, laboratuvarlarda test ve tecrübe edilen ilimdir. Akli ilimler nakli ilimlerin anlaşılmasına ve tatbik edilmesine de yardımcıdır. Matematik, mantık, felsefe, fen bilgileri, fizik, kimya, astronomi, sosyal bilimleri, mühendislik v.b' de İslami ilimlerin bir koludur. Peygamber efendimiz, "Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır, nerede bulursa alması gerekir." diyerek fen ve sanatın hikmetini vurgular. 

İmam-ı Gazalî, "astronomi ve anatomi bilmeyen Allahü teâlânın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz." der. Demek ki aklı olan ve iyi düşünen bir kimse astronomi ilmiyle Allahın varlığını anlar. 

Alîm esması Kurân da 153 yerde kullanılmıştır. Allah 'Ya Alim' esmasıyla "O, göklerde de Allah'tır, yerde de.. O, sizin iç dünya­nızı da bilir, açığa vurduklarınızı da. Neler kazanmak­ta olduğunuzu da bilir. O, her şeyi duyar, her şeyi bilir. Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez..." (En'am, 6:13, 59)

İnsana en gerekli olan ilimdir. İnsanlar Allah'ın müsaade ettiği kadar bilgiye sahiptir ve insanların bilgisi tam ve mutlak değildir. İnsanın inanması için bilmesi gerekir. Bilen bilgisinin gerçek olduğunu kalbi ile tasdik, diliyle ikrar eder..

İlim deyince sadece dini ilimleri anlayan İslam ülkeleri yüzyıllardır fennin, tıbbın ilerlemesine yeni buluşlarla hayat vermediğinden eziyet ve zulüm altındadır. Madden ve manen ilerlemek ilimle olacağı gibi maddî ve manevi gerilemede ilimsizlikten, cehaletten kaynaklanır.! 

İlme sahip olabilmek için akıl sahibi olmak gerekir. Kuranda akıl yaklaşık 75 ayette geçiyor. "Akletmez misin, bilmez misin , düşünmez misin... Halbuki kitabı okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız, belki aklınızı başınıza toplarsınız.. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Eğer bilmiyorsanız, zikir/ ilim ehline sorun" gibi..

Hadislerde "Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz. Cennetin yolu ilimdir. İlim Çin'de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz." ilim ve aklı kullanmayı emreden birçok nas mevcuttur.

Hz. İbrahim, Allah'ın varlığını akılla kabul etti. Vicdan ve akıl aracını kullandı. Kendinden binlerce yıl önce yaşamış Âdem'in İdris'in, Nuh'un suhufları yazı icat edilmediğinden elinde yoktu. Dört kutsal kitap da henüz inmemişti. 

Akıl ve ilim/ bilim her zaman yeterli midir? Yeterli değildir. Aklın ve ilmin verilerine kalbin tasdiki de gerekir. Allah kalpte tecelli eder ve kalp Allah'ın nazargahı ve evidir. 

Aklıyla ilim, irfan ve beceri sahibi olanlar bir meslek sahibi olur ve üretir. Aslolan helal yoldan kazanmaktır. Her peygamberin bir mesleği vardır. Mesela Nuh Peygamber bağcı ve gemicidir. Adem Peygamber ziraat ehli tarımcıdır, buğday yetiştirir. Musa Peygamber askerdir, komutandır. Davut Peygamber demircidir. İsa Peygamber marangozdur. Hz.Muhammedin ilk mesleği ticarettir... 

Gerçek Alim/ Ulema, Şeyh , Abid, Zahit, Sultanlar ve Sıddıklar akli ve nakli ilimlere sahip, meslek sahibi, üretip alın teriyle kazandıklarını, bölüşen insanlardı. Mesela Ahmet Yesevi ve Taptuk Emre efendiler tahta kaşık yaparlardı. Hacı Bayram- ı Veli ziraatçı, Mevlana, Yunus Emre Aziz Mahmud Hudai Kadı, Hac ı bektaş veli tasavvuf alanında şiirler yazmış bir şairdir Osmanlı'nın kuruluşuna katkıda bulunmuş, ahilik teşkilatında görev almıştır...

Bugün kendilerine şeyh, hoca efendi, alim denilenlerin ekserisi akli ilimlere sahip olmadıkları gibi yeterli dini ilimlere de vakıf değiller! Meslek sahibi olmadıkları gibi çalışıp üretmiyorlarda! Dini satarak, devlet ihalesi kovalayarak, devlete mal/ ilaç satarak, sadaka toplayarak Firavun gibi saltanat sürüyorlar!!! Halbuki Allah, "Hazret-i Adem'e binlerce sanat öğretip " Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim vasıtası yapmasın!" buyurmuştur. 

Allah, "Yeryüzündeki her canlının rızkı, bana aittir. Allah'tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helali al, haramı terk et!, En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır." der. 

Peki helal ve çeşitli haram paralarla hayır yapıp, insanların hizmetine yol, köprü, cami yapılır mı? İslam alimleri " Haram olduğu bilinen belli malla cami yaptırmak ve başkaca hayır ve hizmet yapmak ve bunlara karşılık sevap beklemek de küfürdür." diyor. Haramdan kazanan cezasını çekecektir. Fakat kullanmanın caiz olması, haramın caiz olması anlamına gelmez. Demek ki " çalıyor ama çalışıyorlar. " denemez. 


Sevgi ve Saygıyla
Sevginaz Hamevioğlu