Mevcut iktidarın geçmişte, Milli Görüş fikrinden dolayı şu anda her yaptığı icraatı bir kesim din adına uygulandığını düşünüyor. Kapitalist sistemin en büyük özelliği her türlü fikri para için kullanabilmesidir. AKP, 2002-2007 arası kapitalist sistemin Türkiye'de uygulayıcılığını yapmıştır. [Çıkardıkları kanunlar nazarında] 2007'den sonra nakdi yardımlar ve çıkarmış oldukları kanunlara baktığınız zaman sosyalist sistemin emarelerini görmek mümkündür. Benim anladığım, bu hükümetin İslami bir gelenekten geldiği halde, çıkarttığı kanunlar ve uygulamaları kapitalizm ve sosyalizm arasında gidip gelen, kendisi ile çelişirken kırmadan dökmeden iktidarda kalmanın yöntemini bulmaya çalışma çabasıdır. Bu iktidara güvenen insanların sosyalist ve kapitalist sistemi tam olarak bilemedikleri en yakın adres olarak da Milli Görüşü referans almalarıdır.Hükümet uluslararası arenada mevcut sistem de kapitalist rejimi uygularken [toprak satışları, kurumların özelleştirilmesi, şirketlerin yabancı sermayenin eline geçmesi v.s] diğer taraftan ülke siyasetinde vatandaşın ihtiyaçlarını kurumlardan sağlaması [nakdi yardımlar: evleneceklere, öğrencilere, doğudaki vatandaşa, ölüm yardımları, doğum yardımları, 3 çocuktan fazla ailelere yardımlar, hasta yardımları v.s] sosyalist sistemi uygularken aslında kapitalizm ve sosyalizm arasında nasıl gidip geldiğini de gözler önüne sermektedir.Okullarda öğrencilere süt dağıtılması sosyal devlete örnektir. Ancak, bu ihaleyi kendi müteahhitlerine vermesi de kapitalist sisteme desteğidir. Türkiye'de ki özelleştirme sistemi devlet süt üretir mi, inek besler mi gibi söylemlerle Özal'dan bu zaman kadar bizlerin beynine nakşedildi. Be kardeşim, milletin sağlığı ve menfaati söz konusu ise devlet inek de besler süt de üretir. AOÇ özelleştirilmemiş olsa idi o sütler kapitalist sisteme değil yine milletin olan öz sermayesinden yine millete dönerdi.Biraz araştırılırsa aslında, hükümetin vatandaşı ile sistem olarak tezat düştüğünü görmek zor değildir. Milli Görüş'ün temelinde İran Sosyalizmi olduğu hepimizin malumudur. İnsanı temel alan [din, dil, kültür] hizmet noktasında kapitalizmi ya da uluslararası kriterleri değil memleket olmasıdır.

İnsan üzerine kurulu olmayan her sistem bir gün yıkılacaktır.

02 Kasım 2013

Hülya ÖZMEN